Hübeyret-ül Basri ki, velisidir o asrın.
Huzeyfe-i MeraÅŸi, üstadıdır bu zatın.
Ezberledi Kur'anı, tam onyedi yaşında.
Bitirdi tahsilini, gençliÄŸinin başında.
İki günde bir defa, ederdi hatm-i Kur'an.
Aksatmadı Rabbine taati hiçbir zaman.
O, aşk-ı ilahiyle devamlı ağlıyordu.
Ve bir gece, gaibten, ÅŸöyle bir nida duydu:
(Ey Hübeyr, günahların hep edildi maÄŸfiret.
Git artık, Huzeyfe-i MeraÅŸi’ye hizmet et.)
Bu manevi iÅŸaret gelince kendisine,
Katıldı Huzeyfe’nin halka-i tedrisine.
Bir seneye varmadan, tam yetiÅŸti nihayet.
Sonunda, hocasından aldı mutlak icazet.
Dünya muhabbetini, söküp attı gönlünden.
Ve devamlı aÄŸlayıp, yaÅŸ dökerdi gözünden.
O kadar ki, insanlar acırlardı haline.
Derlerdi ki: (Bu zatın, az kaldı eceline.)
Ölüm ve ahiretti, onun tek düÅŸüncesi.
İnsanları ateşten kurtarmaktı gayesi.
Hep bu gaye uÄŸruna geçirdi her gününü.
İnsanlara hizmette, tamam etti ömrünü.
Huzeyfe-i MeraÅŸi, bir de bu talebesi,
Gayr-i müslim bir köye geldiler bu ikisi.
Kalabalık bir grup, geldi karşılamaya.
O, bunları görünce baÅŸladı aÄŸlamaya.
Dediler ki: (Ne için böyle çok aÄŸlıyorsun?
Hak teâlâ affeder, yoksa bilmiyor musun?
Sen, kendine bu kadar ediyorsun eziyet.
Halbuki Hak teâlâ, affeder seni elbet.)
Buyurdu: (Ey insanlar, biliyorum pekala.
Günahı olanları, affeder Hak teâlâ.
Lakin azabı dahi vardır ki Rabbimizin,
Senet yoktur elimde, bundan kurtulmak için.
Kur'an-ı keriminde buyurdu kendi hem de:
(İnsanların bir çoÄŸu, yanacak Cehennemde.)
O gün, bazı insanlar düÅŸecektir azaba.
Bilmem ki, ben onlara dahil miyim acaba?
Bir kısmı da, Cennete gireceklerdir, fakat,
Ona girmek için de, yok elimde bir berat.
Cennete mi girerim, yoksa Cehenneme mi?
Henüz belli deÄŸilken, aÄŸlamamak elde mi?
İşte ben, bu sebepten ağlarım ey insanlar!
Dünyada aÄŸlamayan, ahirette çok aÄŸlar.)
Dediler ki: (Sen vakıf değil iken haline,
Nasıl yol gösterirsin, senden gayrilerine?)
O bunu iÅŸitince, (Eyvah) dedi derinden.
Yıkılıp düÅŸtü yere, geçmiÅŸ idi kendinden.
Toplandı etrafına o yerin ahalisi.
O sırada, gaibten işittiler şu sesi:
(Ey Hübeyre, biz seni dost edindik elbette.
Ölünce, ebediyen olacaksın Cennette.)
Üçyüzden fazla kâfir, iÅŸitince bu sesi,
Hidayete gelerek, iman etti cümlesi. |