Mensur ibni Ammar ki, ÅŸanı büyük bir veli.
Hitabeti kuvvetli, tesirliydi sözleri.
GençliÄŸinde, bir kağıt gördü yol üzerinde.
Besmele-i ÅŸerife, yazılıydı üstünde.
Vicdanı sızlayarak, eğilip aldı, ancak,
Bakındı, bulamadı, müsait yer koyacak.
Besmeleye hürmeten, koydu onu aÄŸzına.
O gece, nurlu bir zat, girerek rüyasına,
Dedi ki: (Sen Rabbinin ismine hürmet ettin.
Açıldı kapıları, sana ilmin, hikmetin.)
Uyanıp tövbe etti, bilcümle hatasına.
Çalışıp girdi o da, veliler arasına.
Bu zatın zamanında, vardı ki genç bir kiÅŸi,
Devamlı içki içip, eÄŸlenmekti hep iÅŸi.
Oturdu bir gün yine, bir içki âlemine.
Ve dört gümüÅŸ vererek, kölesinin eline,
Dedi: (Bu dört gümüÅŸle, hemen çık da, bir yerden,
Bana, meze olarak birÅŸeyler getir hemen.)
O köle, (Peki) dedi ve çıktı dışarıya.
Meze almak üzere, gidiverdi çarşıya.
Bir yerde, kalabalık insanlar gördü fakat.
Bir kiÅŸi konuÅŸuyor, dinliyordu cemaat.
Mensur bin Ammar idi, cemaate vaaz eden.
Köle, çok duygulandı iÅŸittiÄŸi sözlerden.
Öyle ki, her bir cümle, iÅŸliyordu gönlüne.
Daha da ilerleyip, tam oturdu önüne.
Mensur dahi o ara, bir fakir göstererek,
Buyurdu ki: (Bu kiÅŸi, fakir ve muhtaçtır pek.
Kim eÄŸer ki dört gümüÅŸ verirse ÅŸimdi buna,
Ben dahi dört kıymetli dua ederim ona.)
O köle düÅŸündü ki: Verip de bu parayı,
Alayım bu veliden, dört kıymetli duayı.
Verip de oturunca, sordu Mensur köleye:
(Benden, hangi hususta dua istersin?) diye.
Dedi: (Önce, efendim, halinden tövbe etsin.
Sonra da, kölelikten beni azad eylesin.
Ayrıca, dörtyüz gümüÅŸ hediye etsin bana.
Kavuştursun Rabbimiz, bizleri gufranına.)
Mensur dua buyurdu, köle döndü geriye.
Sordu ona Efendi: (Nerede kaldın?) diye.
Başından geçenleri, eyledi bir bir beyan.
O da çok duygulanıp, tefekkür etti bir an.
Hidayet ışıkları, doldu birden kalbine.
Ve hemen oracıkta, tövbe etti haline.
Sonra azad eyledi, köleyi kölelikten.
Ve ona dörtyüz gümüÅŸ, hediye edip hemen,
Dedi: (Ya Rab, getirdim ben üçünü yerine,
Dördüncüsü sendendir, sığındım keremine.)
O an bir ses duydu ki: (Sen yaptın vazifeni.
Bağışladı Allah da, hem onları, hem seni.)
|