Ebu Bekr-i Susi ki, hem âlim, hem de veli.
Evliya olduÄŸuna, ÅŸahit idi her hali.
Onun güzel ahlakı ve merhameti ile,
Hidayete kavuÅŸtu çok insan, çok aile.
Bir gün, onun vaazını dinlerken talebesi,
Girdi bir genç içeri, kirliydi elbisesi.
Hem dahi sarhoÅŸ olup, kendinde deÄŸildi hiç.
Tiksindi herkes ondan, sadece bu zat hariç.
Genç, kendinden habersiz, yığıldı bir kenara.
O veli onu görüp, vaazına verdi ara.
Buyurdu: (Evlatlarım, onu böyle görünce,
Hakkında, kötü karar vermeyiniz hemence
O dahi, sizin gibi bir kuludur Allah'ın.
Tövbe edip, Rabbine olabilir pek yakın.
Åžimdi görürsünüz ki, hali iyi deÄŸildir.
Ama, belki bu yola, sizden daha ehildir.
Kimseye kötü gözle etmeyin asla nazar.
İyi insan, herkese, hep iyi gözle bakar.
Bana öyle gelir ki, bu genç, günün birinde,
Vaaz eder insanlara, hem de benim yerimde.
Götürün ÅŸimdi onu, yatırın bir yataÄŸa.
O, hiç istemeyerek düÅŸmüÅŸtür bu bataÄŸa.)
Talebeler, hemen bir yatak bulup, yaydılar.
O genci, tazim ile oraya yatırdılar.
Beklediler başında, ta ki gelsin kendine.
O, birazdan ayılıp, şaşırdı o haline.
Dedi: (Ben neredeyim, buraya nasıl geldim?
Kim yıkadı yüzümü, rüya mı bu gördüÄŸüm?)
Dediler: (Hocamızın emriyle oldu bunlar.
Bizzat o, senin ile alakadar oldular.
Hakkında, ÅŸöyle ÅŸöyle buyurdu hem de ey genç!
Onun buyurdukları, oluyor er veya geç.)
O, bunları duyunca, değişti hali birden.
Çok yüksek düÅŸünceler, kalbine geldi hemen.
Eski günahlarına, etti tövbe, istiÄŸfar.
Artık adi işlere, eylemedi itibar.
Öyle dönüÅŸ yaptı ki, kötü yoldan iyiye,
Erdi kısa zamanda, rıza-i ilahiye.
Ebu Bekr-i Susi’nin ÅŸefkat ve merhameti,
Sayesinde, bu genç de, buldu tam hidayeti.
Talebesi içine, o dahi oldu dahil.
Hatta diÄŸerlerini, geçti ve oldu kâmil.
Bir müddet sonra dahi, hocası etti vefat.
Bu genç geçti yerine, halkı o etti irÅŸad.
Rabbani tesir vardır, zira veli sözünde.
Kime himmet etseler, mani kalmaz önünde.
Allah, seçtiklerine lütfeder bu kemali.
Kime himmet etseler, yükselir, olur âli.
|