Yusuf Mahdum adında vardı ki bir evliya,
Duaları, müstecab olurdu ekseriya.
Bir kimse de vardı ki, bu zata hizmet eden,
Adı Mehmet Dede’ydi, çocuÄŸu olmazdı hem.
Buna, hanımı ile pek çok üzülürlerdi.
(Hak teâlâ, bize de çocuk verse) derlerdi.
Bir gün bu Mehmet Dede, bu zatın huzuruna,
Gelerek, bu derdini arz etti ÅŸöyle ona:
(Efendim, otuz yıldır bu evde hizmetteyim.
ÇocuÄŸumuz olmuyor, bundan üzüntüdeyim.
Dua edin, Rabbimiz, bir oÄŸul versin bize.
Ölürsem, oÄŸlum baksın sizin hizmetinize.)
O an yağmur yağardı, buyurdular ki ona:
(Bir bardak yaÄŸmur suyu doldur da getir bana.)
O suya, fatiha-i ÅŸerife okuyarak,
Buyurdu ki: (Her şeye, bu, şifadır muhakkak
Zira fatiha ile, çok kapılar açılır.
Çok insanlar, bununla muradına ulaşır.
Sizler dahi bu sudan, üçer yudum alınız.
İnşallah hasıl olur sizin de muradınız.)
Hocasının emriyle içince o suları,
Çok geçmeden, onların oldu bir oÄŸulları.
Velakin a’ma idi, bu çocuk doÄŸduÄŸunda.
Getirip arz eyledi, hocasına bunu da.
Hazret-i Yusuf Mahdum, buyurdu ki: (Ey Mehmet!
Bu, benim evladımdır, üzülme, biraz sabret.
Bu çocuk büyüdükte, Allah'ın izni ile,
Veli olup, herkesi irÅŸad eder ilmiyle.)
Daha sonra alarak çocuÄŸu kucağına,
Ezan okuyuverdi, onun sağ kulağına.
Sol kulağına dahi, okuyunca ikamet,
Babası, birdenbire sevinip etti hayret.
Zira o, kucağında çocuÄŸa okur iken,
ÇocuÄŸun iki gözü açılmış idi birden.
Hakikaten bu çocuk, büyüyüp daha sonra,
Kâmil bir veli olup, feyz saçtı insanlara.
Bu zat buyuruyor ki: (Bir veliye muhabbet,
Var ise, o veliden, akar feyiz ve hikmet.
Onların kitabını, severek okuyan da,
O velinin feyzinden, nasiplenir o anda.
Hiç kitap okumadan, geçer ise bir ömür,
Bulunmaz mahÅŸer günü bir bahane ve özür.
Haberim yoktu demek, insanı kurtaramaz,
Bilmiyordum demek de, geçerli özür olmaz.
Çünkü ilk vazifemiz, her ÅŸeyden daha evvel,
Dinin emirlerini öÄŸrenmektir mükemmel.
Bir insan, Rehberine, tam teslim olsa eÄŸer,
Akar ona sel gibi, o nur ile feyizler.
Teslim olmak dinidir nitekim İslamiyet.
Yani peki demeli, rehbere kiÅŸi elbet.)
|