Muhammed bin Vasi ki, tabiinden bir veli.
İlmiyle, insanlara oldu çok faideli.
İtibar etmez idi, dünyaya zerre kadar,
İstifade ederdi, sözlerinden insanlar.
Biri, kader hakkında, bir sual sordu ona.
Mezarlığı gösterdi, cevaben o insana.
Buyurdu ki: (Bu konu, geniÅŸ bir ilim ister.
Bununla meÅŸgul deÄŸil, ÅŸimdi kabirdekiler.)
Demek istemiÅŸti ki, bunu soran insana:
(UÄŸraÅŸma, ahirette sormazlar bunu sana.)
Bir gün de, sevdikleri, huzuruna geldiler.
(Nasılsınız efendim?) diye sual ettiler.
Dedi: (Nasıl olayım, belki yakın ecelim.
Lakin amelim kötü, pek uzundur emelim.)
Bir gün de, buyurdu ki birine nasihatte:
(Çalış da padiÅŸah ol, dünya ve ahirette.)
(Nasıl olur?) deyince, buyurdu ki o zaman:
(Bir dileÄŸin olunca, bekleme insanlardan.
Rabbinden iste yalnız, herkes Ona muhtaçtır.
Böyle olan bir mümin, hakiki padiÅŸahtır.)
(Rabbini bilir misin?) diye sorduklarında,
Başını öne eÄŸip, biraz durdu o anda.
Daha sonra başını kaldırıp, ÅŸöyle dedi:
(Onu bilen, az söyler, çok olur ibadeti.)
Derdi ki: (İnsanlara karşı dili korumak,
Altını korumaktan, daha zordur muhakkak.
Ahirette, Cennete girmiÅŸ olan bir kimse,
Orada ağlaması, ne kadar garip ise,
Cennete gideceÄŸi meçhul olan kiÅŸinin,
Gülmesi de, o kadar gariptir bunun için.)
Derdi ki: (Öyle zatlar var idi ki vaktiyle,
Başını, bir yastığa koyardı hanımıyle.
Lakin sabaha kadar, ağlayıp sızlanırdı.
Yastığı, gözyaşından tamamen ıslanırdı.
Yirmi yıl ağlardı da, geceleri durmadan,
Hanımının, haberi olmazdı yine bundan.)
O, bir gün buyurdu ki: (Dünya, küçük ve dardır.
Bunun için burada, sıkıntı, keder vardır.
Her kim sıkılıyorsa, dünya iÅŸleri için,
Demek, kalbi dünyaya dönüktür o kiÅŸinin.
Ahirete dönerse, bulur rahat ve huzur.
Zira ona giden yol, çok geniÅŸ ve sonsuzdur.
Kavgalar, dar yerlerde gelirler hep meydana.
Zira herkes, kendini, çıkarır ön plana.
Herkes, menfaatini kayırır, haset eder.
Herkes, dünya malına ben sahip olayım der.
Böyle düÅŸünenlerin, sıkıntısı çok olur.
Veren ise, daima rahat ve huzur bulur.)
|