Ebu Ya'zi MaÄŸribi, Fas'ta yetiÅŸmiÅŸ bir zat.
Fas'lılar, (Dede) diye vermişti ona lakap.
Hayvanlarla konuÅŸur, onlara emrederdi.
Onlar da, MaÄŸribi’ye, itaat ederlerdi.
Talebesinden biri, gelerek huzuruna,
Ormanda, aslanlardan ÅŸikayet etti ona.
Dedi: (Kesemiyoruz, hiç odun ormanlardan.
Aslanlar saldırıyor, korkuyoruz onlardan.)
Ebu Ya'zi Mağribi, işitince bunları,
Buyurdu ki: (Kovunuz, gidip o hayvanları.)
Sonra, bir talebeye buyurdu: (Ormana var!
Seslen de, terk etsinler ormanı o hayvanlar.)
O dahi (Peki) deyip üstadının emrine,
Huzurdan ayrılarak, vardı orman yerine.
Orada seslendi ki: (MaÄŸribi hazretleri,
Diyor ki, toparlanıp, terk ediniz bu yeri!)
O böyle söyleyince, ormandaki aslanlar,
Yavrularını alıp, hemen uzaklaştılar.
Yine kıtlık olmuştu o yerde bir aralık.
Her mahluk, çekiyordu, çok sıkıntı ve açlık.
Ve hatta ormandaki aslan ve kaplan bile,
Pek çok sıkıntıdaydı, kıtlık ve açlık ile.
İşte bu veli zatın talebesinden biri,
Åžöyle anlatıyor ki: (MaÄŸribi hazretleri,
Oturmuştu ormanın tenha bir tarafına.
Hayvanlar, çepeçevre toplanmıştı yanına.
Hepsi, sessiz olarak, edeple otururdu.
Hiçbiri diÄŸerine bir zarar yapmıyordu.
Yanlarına yaklaşıp, gördüm ki, o hayvanlar,
O veliye, açlıktan ÅŸikayet ediyorlar.
O dahi herbirine, bir cevap veriyordu.
Cevabını alanlar, ayrılıp gidiyordu.
Bir kuşa buyurdu ki: (Senin rızkın şu yanda.)
O kuÅŸ, o yöne doÄŸru uçup gitti o anda.
DiÄŸer hayvanlara da tarif edince bir yer,
Onlar da, rızık için o tarafa gittiler.
Biri de, kuraklıktan şikayet etti ona.
Kalkıp teşrif eyledi, o zatın tarlasına.
Ne zaman ki tarlaya teÅŸrif eyledi o zat,
Bardaktan akar gibi, yağmur yağdı o saat.
Bu zat buyuruyor ki: (KardeÅŸlerim bu kibir,
Bilin ki, insanların büyük felaketidir.
İki ziynet vardır ki, süsler insanları hep.
Onun biri tevazu, diÄŸeri hayâ, edep.
Zira kibirlenecek neyin var ki ey insan?
Gece gündüz Rabbine, edersin günah, isyan.
Aslın bir damla sudur, ölürsün bugün yarın.
Sayılmayacak kadar, çoktur hem de günahın.
İnsafa gel, adam ol, olsan dahi paşa, bey.
Teneşir tahtasında, bitecek yarın her şey.) |