Ana Sayfa >  Evliya Nasihatleri > Zulüm payidar olmaz > Kimdir bu zat?
Yazıcı   Yazı boyutunu     

Kimdir bu zat?

Åžeyh-ül İslam olmadan, Ebüssuud Efendi,
GördüÄŸü bir rüyayı anlatır ÅŸöyle kendi:

Zeyrek camiindeydim rüyamda ben bir gece.
Cami kalabalıktı, merak ettim bir nice.

Dediler: (Bu cemaat, Sevgili Peygamberin,
Mübarek meclisidir, siz de oturuverin.)

Bir köÅŸeye çekilip, oturdum hürmet ile.
İbni Kemal Paşa da, otururdu edeple.

Peygamber efendimiz, mihrapta otururdu.
Eshabı, tazim ile etrafında dururdu.

Peygamberin yanında, vardı ki bir zat daha,
Diz dize yakın idi, o da Resulullaha.

DüÅŸündüm ki: Acaba kimdir ki bu zat böyle,
Allah'ın Resulüne, çok yakın durur öyle?)

Peygamber efendimiz, arapça konuÅŸuyor.
O da, Resulullaha, farsca cevap veriyor.

Resulullah, bir ara buyurdu: (Ya Mevlana!
Arabi lisan ile cevap ver sen de bana.)

Anladım, Resul ile konuşan o zat kimmiş?
Mevlana Abdurrahman Cami hazretleriymiÅŸ.

İbni Kemal PaÅŸa’yı, sonra da göstererek,
Sual etti o Server: (Bu zat kimdir?) diyerek.

Ardından kendileri buyurdular ki hemen:
(SevdiÄŸim bir kimsedir o kiÅŸi ümmetimden.

O, İbni Kemal olup, mübarek birisidir.
Hem dahi müminlerin ÅŸu anda müftisidir.)

Sonra beni gösterip, sordu ki Resul yine:
(Ya onun arkasında, şu oturan kim?) diye.

Mevlana hazretleri, bana bir baktı hemen.
(Bilmem ya Resulallah) dedi yine cevaben.

O Server buyurdu ki: (O da, Ebüssuud'dur.
Ümmetimin en iyi müftüsü iÅŸte budur.)

Bu rüyadan otuz yıl geçip tamam olunca,
Åžeyhül İslam olmuÅŸtu, otuz sene boyunca.

Bu zat buyuruyor ki: (Bu dünya bir imtihan.
Gafil olmayalım ki, oluruz yoksa pişman.

Åžu geçen dakikalar, belki son anımızdır.
Belki şu kıldığımız, en son namazımızdır.

Yani ahiret ile, bir kaç saniye kadar,
Aramızda, çok kısa, gayet az bir zaman var.

Nitekim bir zelzele olacak olsa bu gün,
Bir anda, ahirette oluruz hep topyekün.

Bu dünya önce yoktu, sonra da yok olacak.
İki yok arasında, bir hayattır bu ancak.

Yani ölüm, insana mutlaka gelecektir.
Öyleyse onu ÅŸimdi geldi bilmek gerektir.

Tabiin-i izam'ın en yükseÄŸi olan zat,
Yani Veysel Karani buyuruyor ki bizzat:

Yattığında, ölümü, yastığın altında bil.
Kalkınca da karşında, o, senden uzak değil.)


Dünya malı

Ebüssuud Efendi, çok pahalı bir sarık,
Giymişken, biri geldi yanına bir aralık.

DüÅŸündü ki: Åžuna bak, satsa ÅŸu sarığını,
Doyurur parasıyla, çok fukara karnını.

O anda Ebüssuud Efendi hazretleri,
Anladı o kimsenin, kalbinden geçenleri.

Sarığını çıkarıp, buyurdu: (Git pazara!
Şunu sat, parasıyla, yemek ver yoksullara.)

Adam derhal giderek, o emri etti ifa.
Lakin geri dönünce, çok ÅŸaşırdı bu defa.

Zira kendi sattığı sarığı, yine aynen,
Gördü onun başında, ÅŸaşırdı buna birden.

Ebüssuud Efendi, o kimseye bakarak,
Buyurdu ki: (Bu iÅŸi ettin ise çok merak,

Git falanca kimseye, sor bu işin sırrını.
Söylesin bana bunun nasıl ulaÅŸtığını.)

Adam, mahcup bir halde, giderek o kimseye,
Sual etti: (Bu iÅŸin hikmeti nedir?) diye.

O dedi: (Bir denizde, fırtınaya tutuldum.
BoÄŸulmak üzereyken, bir adakta bulundum.

Dedim ki: Kurtulursam eÄŸer bu tehlikeden,
Sahile çıkar çıkmaz, ilk iÅŸ olarak hemen,

Ebüssuud Efendi hazretlerine layık
Hediye alacağım, iyisinden bir sarık.

Pazarda, böylesini üç gündür arıyordum.
Lakin ona yakışır sarık bulamıyordum.

Aradığım sarığı, bugün buldum nihayet.
Götürüp teslim ettim, her iÅŸte var bir hikmet.)

Büyükler, giyseler de kıymetli elbiseler,
Vermezlerdi gönülden, zerre kadar bir deÄŸer.

Bu zat buyuruyor ki: (Hakiki bir Müslüman,
Dünya ve ahirette, rahat eder her zaman.

Yani İslamiyet’e, tâbi olur her iÅŸte.
Bütün saadetlerin başı da budur iÅŸte.

Her amelde, İslam’a edince tam riayet,
Bilcümle insanlar da, severler onu gayet.

Çünkü o, insanları bırakarak bir yana,
ÇevirmiÅŸtir gönlünü, sadece Allah'ına.

Herkes onu methetse, yahut da sevmese hiç,
Duymaz o, bu ÅŸeylerden bir üzüntü ve sevinç.

Çünkü iyi bilir ki, methetse de bugün halk,
Yarın hiç belli olmaz, söver düÅŸman olarak.

Kimin Rabbin emrine, tamsa eğer uyması,
Onun, insanlarla da, iyi olur arası.

Kâmil bir Müslümanda iki ziynet bulunur.
Bunlardan biri, edep, diÄŸeri tevazudur.

İnsanlar, edep ile Allah'a yaklaşır hep.
Vasıl olamamıştır, Ona hiç bir bi-edep.

Hem çok korkmak gerekir, hem de ümitli olmak.
Ancak böyle mümkündür, ahirette kurtulmak.)
 
Geridön
 
 
Klavye
 
Güncelleme Tarihi
1.12.2025
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı