Mücahid bin Cebir ki, tabiinden bir kiÅŸi.
Sünnet-i seniyyeye, uygun idi her iÅŸi.
Buyurdu: (Allah için, birbirini sevenler,
Güler yüz, tatlı sözle, biraz sohbet etseler,
Ayrıldıkları zaman, onların günahları,
Andırır, sonbaharda dökülen yaprakları.)
Buyurdu: Cehennemde olan bazı insanlar,
Uyuz hastalığına, birden yakalanırlar.
Öyle ki, etlerinden, ayrılır kemikleri.
Onlara, ÅŸöyle söyler Cehennem melekleri:
(Dünyada müminlere, çok eziyet yaptınız.
Onun karşılığında, buna yakalandınız.)
Buyurdu ki: (Ey mümin, sana lazım olmayan,
Malayani sözleri, konuÅŸma hiç bir zaman.
Faydalı sözleri de, gelmedikçe bir yeri,
Söyleme, zira o söz, boÅŸa gider ekseri.
Nasıl bir muamele beklersen başkasından,
Sen de, baÅŸkalarına, öyle davran her zaman.
Allahü teâlâya, öyle amel eyle ki,
Boynun, hep bükük olsun, suçlu olan kul gibi.)
Derdi ki: Her yeni gün, ÅŸöyle söyler insana:
(Bu günü iyi geçir, geri gelmez bu sana.)
Yine her gece dahi, ÅŸöyle der ki muhakkak:
(Geceler geri gelmez, ne yaptığına bir bak.)
İnsan kabre girince, kabir ÅŸöyle seslenir:
(Burası, böcekler ve akreplerin yeridir.
Bu karanlık mezara, hangi amelle geldin?
Åžimdi sana sorarlar, dünyada ne eyledin?)
Ey insan, senin ömrün, kıymetli sermayendir.
Bu ömrü, en kıymetli ÅŸey ile deÄŸerlendir.
Kardeşine, mektupta yazdı ki: (Ey kardeşim!
Diyorsun ki, ticaret yapmaktır her gün iÅŸim.
Bil ki, senden önceki tüccarlar, hep öldüler.
Dine uymadılarsa, cezasını gördüler.
Dünya ticaretini yaparken, aynı anda,
Namazını da kıl ki, kurtulasın orada.
Åžöhretler aramanın, zamanı deÄŸil ÅŸu an.
Kurtuluşu aramak zamanıdır bu zaman.)
Bir gün ona sordular: (Efendim, neden acep,
Allah adamlarını, neÅŸeli görürüz hep?)
Buyurdu ki: (O zatlar, ölümü unutmaz hiç.
Ölümü çok anmak da, verir neÅŸe ve sevinç.
Zira ölüm, başıdır sonsuz bir yolculuÄŸun.
Hazırlanmak lazımdır bu sefere çok yoÄŸun.
İşte bu yolculuÄŸu çok düÅŸünen bir insan,
Yapar hazırlığını, gelmeden henüz o an.
Çünkü ecel, ekseri ani gelip yakalar.
Rahat ve sevinçlidir, hazırlıklı olanlar.
Ölüme hazırlığı yok ise birinin de,
Bir telaşa kapılır, eceli geldiğinde.)
|