Ebül Hüseyin Nuri adında bir evliya.
İnsanlara, nasihat ederdi ekseriya.
Gece gündüz, Rabbine ediyordu ibadet.
Ve Onun kullarını, ederdi Hakka davet.
Öyle tesirliydi ki söz ve nasihatleri,
Nura kavuÅŸtururdu, ölü olan kalbleri.
Bir kısım hasetçiler, zamanın sultanına,
Åžikayette bulunup, iftira etti ona.
Sultanın emri ile, kadı onu çağırdı.
Bazı sualler sorup, durumu araştırdı.
Aldığı cevaplardan, çok hayrette kalarak,
Durumu, hükümdara arz etti son olarak.
Dedi ki: (EÄŸer bu zat, kötü bir kimse ise,
O halde yer yüzünde, yoktur iyi bir kimse.
Bu, yüzünü dünyadan çevirmiÅŸ ahirete.
Böyle din adamından, zarar gelmez devlete.
Bu zatın, dünya ile yok asla bir ilgisi.
Ölümden sonrasıdır, sırf onun düÅŸüncesi.
Bu, kendini Allah'a vermiÅŸtir tamamiyle.
UÄŸraÅŸmaz bu dünyanın mevki ve makamiyle.)
Hükümdar, bu ikaza vererek deÄŸer, kıymet,
Hemen Ebül Hüseyn’i, yanına etti davet.
Bir miktar konuşunca, anladı o da derhal.
(Bir arzun var mı?) diye, eyledi ona sual.
Buyurdu: (Arzum ÅŸu ki, unut beni tamamen.
Zira benim, seninle iÅŸim yok hemen hemen.
Sen ki, bir hükümdarsın, mevkin ve makamın var.
Benimse, dünya ile ilgim yok zerre kadar.
Zira ben, soÄŸumuÅŸum tamamiyle dünyadan.
Ahiret hazırlığı içindeyim durmadan.
Sen bana kıymet versen, asla bulmam bir şeref.
Ve asla hakir olmam, kovsan dahi maalesef.
Yani kıymet versen de, kovsan da, fark etmez hiç.
Zira biz, kul iÅŸiyle bulmayız keder, sevinç.
Bizim, Allah iledir keder ve sevincimiz.
Böyle aciz kullarla, yok asla bir iÅŸimiz.
Onun için ey sultan, bırak ÅŸimdi sen beni.
Ne sen beni görmüÅŸ ol, ne de ben ÅŸimdi seni.)
Hükümdar, bu sözleri insafla dinleyerek,
Hürmetle uÄŸurladı, izzet, ikram ederek.
Buyurdu: (Kul odur ki, Büküktür boynu daim.
Der ki: Bu günahlarla, n’olacak benim halim?
Onun, Rabbine karşı, kırıktır gönlü her an.
Allah korkusu ile, kaçınır her günahtan.
Asla boÅŸa geçirmez, ömür sermayesini.
Bilir ki, sevmez Allah boÅŸ vakit geçireni.
O, iyi iÅŸlerini unutur tamamiyle.
Lakin günahlarını, unutmaz bir an bile.
Unutur, kendisine yapılan eziyeti.
Ve lakin hiç unutmaz, ölüm ve ahireti.)
Buyurdu ki: (Tasavvuf, yaklaşmaktır Rabbine.
Daha çok sarılmaktır, Onun emirlerine.
İyi insan olmaktır bu yolun tek gayesi.
O da, incitmemektir katiyen hiç kimseyi.)
|