Hadis âlimlerinden, Ali bin Fudayl vardı.
Allah korkusu ile, zaman zaman ağlardı.
Bir gün, yine aÄŸlarken, babası sordu ona.
(Ne için aÄŸlıyorsun, ey yavrum, söyle bana?)
Dedi ki; (Babacığım, kıyamet gününde biz,
Bir arada olmazsak, nice olur halimiz?
Åžimdi olduÄŸu gibi, olmazsak bir arada,
Diye düÅŸünerekten, aÄŸlıyorum burada.)
Babası, cevabında dedi ki evladına:
(Abdullah bin Mübarek, ÅŸöyle demiÅŸti bana.
Dünyadan kesilirse bir kiÅŸi, Allah için,
Hali, ne de güzeldir böyle olan kiÅŸinin.)
Fudayl bin İyad der ki: (Evladım Ali'yi, ben,
Gördüm, kendi kendine ÅŸu sözleri söylerken:
Ey nefsim, Cehennemden kurtuluş ne zamandır?
Şayet kurtulamazsan, halin ne de yamandır.)
Yine o anlatır ki: (Bir keçimiz var idi.
Bu, bir gün, baÅŸkasının arpasından yemiÅŸti.
O günden itibaren, o keçinin sütünden,
Kimse süt içmemiÅŸti, ailemiz içinden.)
Bir gün, Ali bin Fudayl bir yerde otururdu.
Birinin, ÅŸu âyeti okuduÄŸunu duydu:
(Âlemlerin Rabbine, hesap vermek üzere,
İnsanlar, o gün kalkıp, toplanırlar bir yere.)
Bayılıp düÅŸtü derhal, âyetin tesirinden.
Gelemedi kendine, fazla teessüründen.
Bir gün de aÄŸlıyordu, sordular bunu ona.
Buyurdu: (Haksız yere, zulmetti biri bana.
Yarın sual etse ki o kimseye Rabbimiz:
Sen, ne için zulmettin bu kuluma sebepsiz?
Cevap veremez diye Rabbinin sualine,
DüÅŸünüp aÄŸlıyorum, o kiÅŸinin haline.)
Bu zat, bir sohbetinde buyurdu: (Ey insanlar!
Gafletle yaşamayın, Cehennem var, ateş var.
AteÅŸ deyip geçmeyin, ona hiç dayanılmaz.
Bir kibrit alevine, elinizi tutun az.
Åžimdi çoÄŸu insanlar, bir dünyalık menfaat,
UÄŸruna, Cehenneme sürükleniyor, heyhat!
Kalbden dünya sevgisi çıkmadıkça velhasıl,
Hakiki saadete, olamaz kimse vasıl.
Çok oruç tutmak ile ve kılmakla çok namaz,
Kalbden dünya sevgisi, yine çıkarılamaz.
Bunu elde etmenin, bir yolu var ki ÅŸu an,
Bu da, bu saadete, bu nimete kavuÅŸan,
Bir Allah adamını, sevip ona uymaktır.
Yani nefsine deÄŸil, ona tâbi olmaktır.
Çünkü o büyüklerin, doÄŸrudur her bir iÅŸi.
O zatlara uymakla, kurtulur ancak kiÅŸi.
Edebin tarifi de, itiraz etmemektir.
Büyüklerin emrine, derhal peki demektir.)
|