Ana Sayfa >  Evliya Nasihatleri > Emin olma küfür tehlikesinden > Nefsi yola getirmek için
Yazıcı   Yazı boyutunu     

Nefsi yola getirmek için

Mevdud-i ÇeÅŸti var ki, alim ve veli bir zat.
Doksanyedi yaşında eyledi Åžam’da vefat.

Henüz yedi yaşında ezberledi Kur'anı.
İslam’a hizmet ile geçmiÅŸ idi her anı.

Yirmidört yaşındayken, babası etti vefat.
Onun talebesini, devraldı kendi bizzat.

Kim ansaydı ismini, sıkıntı zamanında,
İşitip, imdadına yetişirdi anında.

Mübarek kabrinde de, dua etse her kiÅŸi,
Bu zatın hürmetine, hallolurdu her iÅŸi.

Henüz çocuk yaşında, okuyorken mektepte,
Kıtlık vaki olmuştu birden o memlekette.

İnsanlar, bu kıtlıktan muzdarip oldular hep.
Çaresiz ona gelip, ettiler yardım talep.

O, küçük bir çocuktu, elini koydu yere.
Türlü nebat fışkırdı oradan birden bire.

İnsanlar haber alıp, o yere üÅŸüÅŸtüler.
O çıkan nimetleri toplayıp bölüÅŸtüler.

Öyle çok sebze, meyva çıktı ki o gün hatta,
Bitiremiyorlardı insanlar toplamakla.

Babası haber alıp, çağırdı kendisini.
Åžiddetle men eyledi böyle eylemesini.

Dedi ki: (Ey evladım, bizim ecdadımız, hep,
Keramet göstermekten ettiler hayâ, edep.

Sana ne oluyor ki, onlara uymadın da,
Keramet izhar ettin insanların yanında?)

Lakin bu keramete, muttali olmuÅŸtu halk.
Artık o, meÅŸhur oldu (kutb-ül aktab) olarak.

Çok ibadet eder ve çok korkardı Allah’tan.
Kaçardı büyük küçük her hata ve günahtan.

Geceleri aÄŸlar ve derdi ki: (Ya ilahi!
Bilerek hiçbir günah iÅŸlemedim vallahi.

EÄŸer bağışlamazsan günahımı ey Rabbim!
Yarın mahÅŸer gününde, ne olur benim halim?)

Nasihat istemiÅŸti bir kiÅŸi kendisinden.
Buyurdu: (Emin olma küfür tehlikesinden.

Nasıl bir kelimeyle girerse iman ele,
Gidebilir o iman, yine bir kelimeyle.

Hak teâlâ, imanı bizlere etti ihsan.
Cennete, bunun ile girecek cin ve insan.

Peygamber efendimiz buyurdular ki hatta:
(Müslümanlar geçerken mahÅŸer günü Sırat’ta,

Cehennem seslenir ki: Biraz çabuk olunuz!
Ki, zira ateÅŸimi söndürüyor nurunuz.)

Biri daha nasihat istedi kendisinden.
Buyurdu ki: (Evladım, emin olma nefsinden.

Zira ondan baÅŸka bir düÅŸman yok sana daha.
Hatta senden ziyade, o, düÅŸmandır Allah’a.

Onun her bir arzusu, İslam’a mugayirdir.
Ancak dine uymakla o, yola gelebilir.

İslam’a ne kadar çok uyulur ise eÄŸer,
O da, isteklerinden, o nisbette vazgeçer.

Çünkü onun sevdiÄŸi, istediÄŸi ne varsa,
Dinin haram kıldığı hususlardır bilhassa.

Onun da sevmediÄŸi her ne ki varsa eÄŸer,
İslam’ın emrettiÄŸi ÅŸeylerdir hepsi birer.

Yani bu alçak nefsi yola getirmek için,
Dine uymaktan baÅŸka, yolu yoktur kiÅŸinin.)


İnsan, ihsanın kulcağızıdır

Vakta ki vefat etti bu velinin pederi,
Kendi irşad eyledi artık talebeleri.

Yirmidört yaşındaydı, o zaman kendisi de.
Onu üstad bildiler talebenin hepsi de.

Ahmet Namıki Cami, o devirde yaşayan,
Büyük bir veli olup, Cam’da idi o zaman.

O, Cam kasabasında oldu buna muttali.
Hemen kendi kendine fikreyledi bu hali.

Dedi ki: (Hace Mevdud, asil ailedendir.
Babası vefat etti, kendiyse henüz gençtir.

Onun yetişmesini, gidip tamamlayayım.
Kemale gelmesinde, benim de olsun payım.)

Sonra, talebesinden büyük bir toplulukla,
Cam’dan, ÇeÅŸt diyarına acilen çıktı yola.

Onlar yolda gelirken, bir kısım münafıklar,
Hemen Hace Mevdud’un hanesine vardılar.

Dediler ki: (Ahmed-i Namıki diye bir zat,
Size doÄŸru geliyor, samimi deÄŸil fakat.

Babanız göçtüÄŸünden ahiret âlemine,
Geliyor ki, kendisi geçsin onun yerine.)

Hace Mevdud, bir miktar murakabe eyledi.
Ve başını kaldırıp, onlara ÅŸöyle dedi:

(Sizin bu sözleriniz hakikat deÄŸil asla.
O, bize gelmektedir muhabbet ve ihlasla.)

Sonra, haber verdiler o zatın geldiğini.
O da, aldı yanına dört bin talebesini.

İstikbal etmek için kendisi onu bizzat,
Åžehir dışına kadar, yürüdü birkaç saat.

Ve (Namık-ı Cami)yi fark etti tâ uzaktan.
Baktı ki, bir aslanın üzerinde o el’an.

Kendi dahi uçarak yanına gitti onun.
Sohbete koyuldular ikisi uzun uzun.

Ahmet Namıki Cami, bu sohbette ruz-ü ÅŸeb,
Zahiri ilimlere teÅŸvik etti onu hep.

Hace Mevdud ayrılıp, dönerken vatanına,
Yolda bir a’ma görüp, vardı onun yanına.

Elini, gözlerine sürünce ÅŸifa için,
Bi-iznillah gözleri açıldı o kiÅŸinin.

Nasihat istediler kendisinden bir ara,
Buyurdu ki: (Ne kadar şaşılır şu kullara.

Bir kimse, ona pek az iyilik etse ÅŸayet,
Ona karşı kalbinde, duyar sevgi, muhabbet.

Bu, elinde deÄŸildir gerçi hiçbir insanın.
Zira insan, kuludur iyilik ve ihsanın.

Lakin o, çok teÅŸekkür eder de ona yine,
Åžükretmez o nimetin hakiki Sahibine.

Halbuki kuldan gelen her iyilik ve ihsan,
Allah’tan gelmektedir, acizdir çünkü insan.

Allahü teâlânın ÅŸöyledir ki âdeti,
Kullarının eliyle gönderir her nimeti.

O hatırlatmasaydı o işi, o insana,
Hiç nail olamazdı bu kiÅŸi o ihsana.

Vermeseydi Rabbimiz ona kuvvet ve fırsat,
İyilik yapamazdı bu kula yine o zat.

Ancak bir vasıtadır kul iyilik etmekte.
Her nimetin sahibi, Rabbimizdir elbette.)
 
Geridön
 
 
Klavye
 
Güncelleme Tarihi
1.12.2025
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı