Muhammed bin Münkedir, hadis âlimlerinden.
Ve hem de tabiinin, büyük velilerinden.
Gece ibadet eder, Rabbine yalvarırdı.
Ona boyun bükmekten, büyük lezzet alırdı.
Gece ibadetini, zevk edindi kendine.
Tövbe ve istiÄŸfarı, hayat bildi kalbine
Gece, sabaha kadar, Hakk’a yalvarıyordu.
Yatsının abdestiyle, sabahı kılıyordu.
Bir gece namazında, başladı ağlamaya.
Ve baÅŸladı gözünden, kanlı yaÅŸlar akmaya.
Evdekiler uyanıp, hep yanına geldiler.
Niçin aÄŸladığını, ona sual ettiler.
O, hiç cevap vermeyip, durmadan aÄŸlıyordu.
Ve hatta aÄŸlaması, gittikçe artıyordu.
Bir arkadaşı vardı, Ebu Hazım adında.
Ona gidip, durumu söylediler anında.
O da gelip gördü ki, mahvolmuÅŸ aÄŸlamaktan.
Sordu ki: (Ey kardeÅŸim, nedir seni aÄŸlatan?
Baksana, çoluk çocuk üzgünler bunun için.
Bir yerin mi aÄŸrıyor, deÄŸilse, söyle niçin?)
Dedi: Kur'an-ı kerim, okurken bu gece ben,
Bir âyete geldim ki, ÅŸöyle idi mealen:
(O gün, o günahkârlar, hiç de ummadıkları,
Bir anda görecekler, ÅŸiddetli azapları.)
Ben Kur'an-ı kerimde, gelince bu âyete,
Mananın tesirinden, düÅŸtüm büyük hayrete.
DüÅŸündüm ki: Olmazsa, bir inayet Allah'tan,
Kim kurtarır bizleri, bu şiddetli azaptan?
Kendimi tutamayıp, ağlamaya başladım.
İşte beni ağlatan, bu derttir arkadaşım.)
Çok takva ehli olup, her günahtan korkardı.
Kendi mağazasında, kumaş alıp satardı.
Bir gün de dükkanını, bırakmıştı çıraÄŸa.
O da, ucuz kumaşı, satmıştı pahalıya.
O bunu öÄŸrenince, arattı o kimseyi,
Bulup izah eyledi, ona bu hadiseyi.
Buyurdu ki: (KardeÅŸim, ya vazgeç bu satıştan,
Yahut da gel vereyim, pahalı bir kumaştan.
Veya para üstünü vereyim sana geri.
Girmesin haram lokma, boÄŸazımdan içeri.)
O dedi ki: (Efendim, az fiyat farkı için,
Bu kadar hassasiyet gösterirsiniz, niçin?)
Buyurdu ki: (KardeÅŸim, dikkat gerek elbette.
Zira kul hakkı için, hesap var ahirette.
Bu dünyada kurtulmak, kolaydır kul hakkından.
Ahirete kalırsa, zor kalkılır altından.
Çünkü altın ve gümüÅŸ, geçmez mahÅŸer gününde.
Zor duruma düÅŸülür, o gün Mizan önünde.)
|