Behaüddin Buhari, büyük âlim, evliya.
Çok faideli oldu, ilmiyle insanlara.
Seyyid Emir Külal’in talebesidir bu zat.
Kararmış olan kalbler, onunla buldu hayat.
Seyyid olup, Resulün kerim evladındandır.
Dinin yayılmasında, pek çok hizmeti vardır.
Binüçyüz onsekiz’de, teÅŸrif etti dünyaya.
YetmiÅŸüç yaşındayken, göçtü dar-ı bekaya.
Buhara’da bir belde var ki, Kasr-ı arifan,
Kabri bu yerde olup, nur saçılır oradan.
Bu büyük zat, dünyaya gelmiÅŸti bu beldede.
Hem vefatları dahi, oldu yine bu yerde.
O, dünyaya gelmeden, duyulmadan hiç adı,
Onun geleceÄŸini, müjdeledi üstadı.
Hace Muhammed Baba Semmasi’ydi ki o zat,
Ondan saçılıyordu dünyaya her füyuzat.
Ne zaman geçse idi, o Kasr-ı arifandan,
Derdi: (Bana, bir koku geliyor ki buradan,
Zuhur eder bu yerde, çok büyük bir evliya.
Kararmış gönülleri, nuruyla eder ihya.)
Gelince baÅŸka bir gün, bu bereketli yere,
Buyurdu ki: (O koku, fazlalaşmış bu kere.
Öyle zannederim ki, o, dünyaya gelmiÅŸtir.
Büyüyüp yetiÅŸince, İslam’a kuvvet verir.)
Böyle söylediÄŸinde hakikaten o veli,
Henüz üç gün olmuÅŸtu, o dünyaya geleli.
Babası, kucağına alarak bu oğlunu,
Bu büyük evliyaya götürdü o gün onu.
O zat, onu görünce, sevinip buldu huzur.
Buyurdu: (O dediÄŸim evliya, iÅŸte budur.
Zaten ben, her ne zaman geçseydim bu beldeden,
Alırdım kokusunu, bu büyük zatın hemen.)
Daha sonra, şefkatle bağrına bastı onu.
Buyurdu: (Evlatlığa kabul ettik biz bunu.)
Sonra Emir Külal’e dedi: (Bu, benim oÄŸlum.
Bunun yetişmesini, sana ısmarlıyorum.)
Büyüyüp tâbi oldu, o da Emir Külal’e.
Ondan feyiz alarak, eriÅŸti tam kemale.
O, henüz çocuk iken, evliyalığa ait,
Alnında, iÅŸaretler görünürdü her vakit
Annesi anlatır ki: Bu oğlum Behaeddin,
Keramet sahibiydi, dört yaşındayken hemin.
Evimizde bir inek vardı yavrulayacak.
Henüz doÄŸurmasına, bir müddet vardı ancak.
Bir gün bana dedi ki, ineÄŸi göstererek:
(Beyaz başlı bir yavru doğuracak bu inek.)
Birkaç ay geçmiÅŸti ki, o günden itibaren,
Beyaz başlı buzağı doğurdu inek aynen.
|