Behaeddin Buhari, buyurdu kendi hem de:
Tasavvufa girdiÄŸim ilk gençlik günlerimde,
Görseydim sohbet eden, eÄŸer iki mümini,
Yanlarına sokulur, dinlerdim sözlerini.
EÄŸer Hak teâlâdan, ahiretten, ölümden,
Bahsediyorlar ise, ferahlardım gönülden.
EÄŸer konuÅŸtukları, para, mal ve dünyalık,
Gibi mevzular ise, duymazdım bir ferahlık.
O mevzular, ruhuma verirdi bir eziyet.
Öyle konuÅŸmalardan, alamazdım bir lezzet.
Bir de, kumarhaneye uÄŸradı bir gün yolum.
Kumar oynayanları, durup seyre koyuldum.
Oyun oynayanlardan vardı ki iki kişi,
Kendinden geçmiÅŸ halde yaparlardı o iÅŸi.
Öyle dalmışlardı ki oyuna onlar hatta,
Hiçbir ÅŸeyin farkında deÄŸillerdi adeta.
Bir tanesi, peÅŸpeÅŸe oyun kaybediyordu.
Buna raÄŸmen kumardan, yine vazgeçmiyordu.
Üzerinde ne kadar parası var idiyse,
Hepsini, o kumarda telef etti o kimse.
Sonra koydu ortaya, dünyalık varsa nesi.
O uğurda malının, tamamen gitti hepsi.
Dünyalık bir varlığı hiç kalmadığı halde,
Kumara iştiyakı, oluyordu ziyade.
O kumarbazın hali, ibret oldu bana tam.
Her ÅŸeyi gitmiÅŸti de, ederdi yine devam.
DüÅŸündüm ki: Bir insan, haram ÅŸey olsa bile,
Devam edebiliyor yine büyük hırs ile.
Ben dahi, Hak yolunda edeyim böyle gayret.
Verir Rabbim bana da, elbet muvaffakıyet.
Nefsimi ezmek için, çalıştım daha fazla.
Bu hususta gevÅŸeklik etmedim bir gün asla.
Bunu baÅŸarmak için, uÄŸraÅŸtım gece gündüz.
Her ÅŸeyde dine uydum, nefsime vermedim yüz.
Zira biliyordum ki, nefse muhalefetle,
Bu yolda ilerlemek, kolay olur gayetle.
Her ne edindim ise, ben bu yolda velhasıl,
Nefsimle mücadele etmekle oldu asıl.
Nefsi, ayak altına almadıkça bir kiÅŸi,
Bu tasavvuf yolunda, hallolmaz hiçbir iÅŸi.
Bu nefsi, en ziyade tahrib eden de yine,
Sıkıca sarılmaktır, dinin emirlerine.
Bir haramı yapmamak, bir farzı eda etmek,
Nefsin ezilmesinde, katidir tesiri pek.
İnsan, herhangi iÅŸte, sünnete uysa eÄŸer,
Bir yıllık riyazetten, nefsi çok tahrib eder.
Kâinatta ne varsa, fayda gördüm hepsinden.
Ve lakin bir faide görmedim ÅŸu nefsimden.
|