(Seyyid Mahmud) adında biri der ki ÅŸöylece:
Resulullahı gördüm, rüyada ben bir gece.
Dedim: (Ya Resulallah, uzun zamandan beri,
Görmek saadetine ermemiÅŸtim sizleri.
Bundan sonra, bu firak uzarsa daha eÄŸer,
Nedir bana emriniz, ne yapmam icab eder?)
O zaman, yanındaki kimseyi göstererek,
Buyurdu ki: (O zaman, bu zata uyman gerek.)
Yanındaki o zata, dönüp baktım o zaman.
Lakin ona bakarken, uyandım o uykudan.
Tesirinde kalmıştım gördüÄŸüm bu rüyanın.
Suretini, zihnimde canlandırdım o zatın.
Bunda bir hikmet vardır diye düÅŸünerekten,
İsmi ile sureti, henüz zihnimde iken,
Bir kitap kapağını açarak, arkasına,
Not ettim bu rüyayı, o sabah baÅŸtan sona.
Yazdım ki: (Peygamberin yanında vardı bir zat.
İsmi Behaeddin’dir, söyledi Resul bizzat.
Orta boylu, heybetli, yüzü deÄŸirmiydi az.
Yanaklarının rengi, kırmızıydı ve beyaz.
Kestane rengindeydi gözlerinin karası.
İki kaşı yay gibi ve açıktı arası.)
Üzerinden yedi yıl geçince bu rüyanın,
Dururdum dükkanında, bir gün bir akrabanın.
O sırada içeri, nur yüzlü girdi bir zat.
Yedi yıl öncesini hatırladım o saat.
Orta boylu, heybetli, yüzü deÄŸirmiydi az.
Yanaklarının rengi, kırmızıydı ve beyaz.
Evet bu, o rüyada gördüÄŸüm kiÅŸiydi tam.
İçeri teÅŸrif edip, bizlere verdi selam.
KaÅŸları ince siyah, yay gibiydi ve açık.
Ben bu zatı görünce, bin canla oldum aşık.
Dedim ki: (Davet etsem, acep zat-ı aliniz,
Bizim fakirhaneye teÅŸrif eder misiniz?)
Ricamı kabul edip, (Peki, gidelim) dedi.
Kalktı ve bize doÄŸru yürüyüp ilerledi.
Bana bir ÅŸey sormadan, yürüdü eve kadar.
Kapımızın önüne gelince, kıldı karar.
Girip sohbet eyledik, biraz sonra, bir ara,
Baktı kitaplıktaki dizili kitaplara.
Onlardan birisini gösterip eli ile,
Buyurdu: (Åžu kitabı çıkarıp getir hele.)
Getirdim, kapağını eliyle kaldırarak,
Buyurdu ki: (Ne yazdın sen buraya, gel de bak?)
Bakınca, hatırladım yedi yıl öncesini.
Ben bir gece, rüyada görmüÅŸtüm kendisini.
Arz ettim ki: (Efendim, rüya idi o fakat,
Hamd olsun ki o rüya, ÅŸimdi oldu hakikat.)
|