Bir köyde, bu veliyi çok seven talebeler,
Bir evde toplanarak, bir araya geldiler.
Gayeleri, o akÅŸam biraz sohbet etmekti.
Hace hazretlerinden konuÅŸup bahsetmekti.
Dediler ki: (Burada olsaydı o da hazır,
Dökülürdü aÄŸzından, bir nice hikmet ve sır.)
Sütlaç piÅŸirmiÅŸti ki ev sahibi, o ara,
Getirdi bir kab ile, ikram için onlara.
Orta yere koyarak, dedi ki: (KardeÅŸlerim!
Haydi gelin, buyurun, hep birlikte yiyelim.)
Bu davet üzerine, yerlerinden kalktılar.
Oturup, ellerine birer kaşık aldılar.
Ve lakin o sütlaçtan, kimse yiyemiyordu.
Zira kimsenin eli, kıpırdıyamıyordu.
Sanki bağlanmış idi elleri herbirinin.
Uzanamıyorlardı sütlaca bunun için.
Hepsi, birbirlerine hayret ile bakarak,
Dediler ki: (Bu iÅŸte, bir hikmet var muhakkak.)
O sütlaçtan, hiç biri yemeden tek bir kaşık,
Çaresiz, o sofradan kalktılar hepsi artık.
O andan itibaren, geçmiÅŸti ki bir saat,
TeÅŸrif etti o eve, birden o mübarek zat.
Herbirinin içine, doldu bir neÅŸe, sevinç.
Zira onu, o vakit beklemiyorlardı hiç.
Buyurdu: (Kardeşlerim, ben Kasr-ı arifandan,
Bu köye gelmek için, yola çıktığım zaman,
Sütlacı, piÅŸmek için, siz ocaÄŸa koydunuz.
Sonra, benden bahsedip, sohbete koyuldunuz.
Ben yarı yolda iken, piÅŸti sütlacınız da.
Ve yemek istediniz, siz onu aranızda.
Nasıl yiyecektiniz ve lakin biz olmadan?
Bağladık elinizi, yiyemediniz ondan.
Onu yemek üzere, toplandınız siz, fakat,
Yoktu hiç birinizde, yemeÄŸe güç ve takat.
Bir hikmet var diyerek, sofradan kalktınız hep.
Beni beklemek imiÅŸ, demek ki buna sebep.
Haydi, ÅŸimdi getirin o sütlacı ortaya.
Hep beraber oturup, yiyelim doya doya.)
Onlar, sevinç içinde sütlacı getirdiler.
Büyük huzur içinde, neÅŸe ile yediler.
Yine bu büyük zata, yeni talebe olan,
Biri de, bir vakayı ediyor ÅŸöyle beyan:
Vakta ki nasip oldu bana da talebelik,
O gün, bir talebesi öÄŸüt verdi bana ilk.
Dedi ki: (Yolumuzda, mühimdir hayâ, edep.
En çok buna riayet ederiz burada hep.
Mesela hocamızın evlerinden tarafa,
Ayak uzattığımız olmamıştır bir defa.)
Ben de, bir gün dışarda yatmıştım kısa bir an.
Gelip, ayaklarımı tekmeledi bir hayvan.
Fırlayıp kalktım hemen, çok acı hissederek.
DüÅŸündüm ki: Bunun bir hikmeti olsa gerek.
O esnada, yaptığım o hatayı anladım.
Zira o eve doğru uzanmıştı ayağım. |