Yine Baki Billah’ın, insanlara ÅŸefkati,
Öyle fazla idi ki, mucib idi hayreti.
Kıtlık vaki olmuÅŸtu, Lahor’da bir zamanlar.
Bir lokmacık ekmeÄŸe, muhtaç oldu insanlar.
Öyle üzülürdü ki, buna bütün kalbiyle,
Kendisi de yemezdi, çok yemek olsa bile.
Derdi ki: (Kırılırken açlıktan milletimiz,
İnsafla bağdaşır mı, bizim yemek yememiz?)
Evine getirilen, çeÅŸitli yemekleri,
Yemeyip, fakirlere dağıtırdı ekseri.
At ile gidiyordu, Delhi’ye ekseriya.
Ve lakin fakirleri görseydi yolda yaya,
Şefkatinden, kendisi atından iniyordu.
O fakir kimseleri, ata bindiriyordu.
Ve hatta kendisini tanımasınlar diye,
Tebdil-i kıyafetle giderdi çoÄŸu kere.
Şehire yaklaşınca, binerdi ata tekrar.
Ki, vakıf olmasınlar bu haline insanlar.
Fazla olduÄŸu gibi ÅŸefkati insanlara,
Manevi himmeti de, çok idi bundan daha.
İmam-ı Rabbani ki, en yüksek talebesi.
Ondan yoÄŸurt gelmiÅŸti, bir Ramazan gecesi.
İmam, yoğurt kabını verip talebesine,
Buyurdu: (Bunu götür, hocamın hanesine.)
Baki Billah kalktı ve açtı ev kapısını.
Ve o gelen kimseden, aldı yoğurt kabını.
Yüzüne, ÅŸefkat ile bir kere bakıp onun,
Buyurdu: (İsmin nedir, nereden geliyorsun?)
Edeple kendisini tanıtınca, o vakit,
Buyurdu ki: (Pekala, haydi afiyetle git.)
Bu kadarcık görüÅŸüp, döner dönmez o geri,
Başladı kendisinde, evliyalık halleri.
İmam-ı Rabbani de, hayret edip bu hale,
Buyurdu ki: (Evladım, ne oldu sana böyle?)
O, kendinden geçmiÅŸti, dedi ki: (Bilmiyorum.
Her yerde bir nur var ki, izah edemiyorum.)
Biri dahi vardı ki, tek arzusu onun da,
Girip yükselmek idi, evliyalık yolunda.
BaÅŸvurdu her çareye, gördü çok kimseleri.
Ve lakin açılmadı manevi kalb gözleri.
Halisane olarak edince bir gün dua,
Ertesi gün kavuÅŸtu, bu yüksek muradına.
O gün Baki Billah’ın iÅŸitip kemalini,
Söylemeyi düÅŸündü ona gidip halini.
O sırada gördü ki, gidiyor o da atla.
KoÅŸturdu arkasından, büyük bir iÅŸtiyakla.
Yaklaşıp tutuverdi, atının dizginini.
Arzetti tasavvufa girmek istediÄŸini:
(Efendim, bu fakire buyurun da bir himmet,
Açılsın kalb gözlerim sayenizde nihayet.)
Muhammed Baki Billah, atından indi yere.
Kucaklayıp, şefkatle ona baktı bir kere.
Ve elini açarak, dua etti hem dahi:
(Sen bunu, muradına kavuşur ya ilahi!)
Onun bu duasını, müstecab kıldı Allah.
Gafletten kurtularak, Rabbine oldu agah.
O Allah adamının bir nazar ve himmeti,
Sayesinde, o zatın açıldı kalb gözleri.
|