İmam-ı Rabbani ki, evliyanın baş tacı.
Söz ve nasihatleri hasta kalbler ilacı.
Baş sağlığı olarak, mektup yazıp birine,
Buyurdu ki: (O merhum, kavuÅŸtu Sahibine.
Geride kalanlara, olsa da zor ve çetin,
Razı olmaktan baÅŸka, çare yok insan için.
Zira biz, Rabbimizin kullarıyız çok aciz.
Ona boyun bükmekten, baÅŸka yok bir çaremiz.
Dünyada kalmak için, yaratılmadık ki hem.
Ecelimiz gelince, ölürüz biz de o dem.
Hatta ölüm, benzer ki dünyada bir köprüye,
KavuÅŸturur bir anda, seveni Sevgiliye.
Ölüm, müminler için saadettir, nimettir.
Ve lakin kâfirlere, azap ve felakettir.
En büyük yardım ise, ÅŸudur ki bir mevtaya,
Ruhuna göndermektir bir fatiha ve dua.
Zira Resul-i ekrem buyurdu hadisinde:
(Åžu kimseye benzer ki ölü mezar içinde,
Denize düÅŸmüÅŸ olup, boÄŸulmak üzeredir.
İmdat diye bağırıp, yardım istemektedir.
O, nasıl pek şiddetle ederse yardım talep,
Meyyit de, mezarında bir duayı bekler hep.
Öyle çok sevinir ki, geldiÄŸinde bir dua,
O kadar çok sevinmez, verilse bütün dünya.)
Dediler: (Cahiliyiz maalesef dinimizin.
En birinci nasihat nedir biz kullar için?)
Buyurdu: (Hasta ise, bir kulun kalbi eÄŸer,
İndallah makbul olmaz yaptığı ibadetler.
Yani borcu ödenip, görmese de hiç azap,
Lakin pek kazanamaz fazla ecir ve sevap.
Kalbin bu hastalığı, şudur ki, bilin yine,
TutulmuÅŸ olmasıdır Allah’tan gayrisine.
Belki de, kendisine bağlanmış olmasıdır.
Bu, onun en birinci mühim hastalığıdır.
Çünkü kul, kendi için ister asıl her ÅŸeyi.
Kendi için arzular mal, mevki ve rütbeyi.
Ve hatta çocuÄŸuna ediyorsa muhabbet,
Kendini sevdiÄŸinden, onu da sever elbet.
Nefsin esaretinden kurtulursa bir kimse,
Sırf Allah’a kul olur, Rabbine yönelirse.
Yani nefse deÄŸil de, Rabbine uyarsa hep,
Nefsin arzusu için, etmezse bir ÅŸey talep,
Gitmiştir kalbindeki o şiddetli hastalık.
Mabudu nefis değil, (Allah)tır onun artık.
Çünkü o, Allah için yapar her bir iÅŸini.
Zira iman ve ihlas kaplamıştır içini.
Sırf Allah rızasını düÅŸünür her bir iÅŸte.
Kendine tapınmaktan kurtulmak budur işte.)
|