İmam-ı Rabbani’nin Mektubat kitabında,
Åžöyle buyuruluyor, dine uymak babında:
(Ey oÄŸlum, Hak teâlâ yarattı ins ve cinni,
Ki, hakkıyla yapsınlar kulluk vazifesini.
Allahü teâlâya, manen daha yaklaÅŸmak,
Onun Peygamberine uymakla olur ancak.
Her bir hareketini uydurmadıkça Ona,
KavuÅŸmak mümkün olmaz Allah’ın rızasına.
Hak teâlâdan baÅŸka, neye gönül verilse,
(Mabud) yapılmış olur o şeyler her ne ise.
Bu halden kurtulmanın çaresi de, bir tektir.
O da, Ondan gayriye hiç gönül vermemektir.
Hiç bir ÅŸeyin ardına düÅŸmemeli ki insan,
Gönlünü, sırf Allah’a verebilsin her zaman
Cennet nimetlerini istemek bile hatta,
Bu tasavvuf yolunda, sayılır kusur, hata.
Cenneti arzu etmek, sevap ise de gerçi,
Yine de büyük zatlar, günah bilir bu iÅŸi.
Cennete gönül vermek, böyle günah olunca,
Dünyaya düÅŸkün olmak neye varır acaba?
Çünkü dünya, Allah’ın sevmediÄŸi ÅŸeylerdir.
Yarattığından beri, hiç kıymet vermemiÅŸtir.
Allah’ın sevmediÄŸi ÅŸeylere düÅŸkün olmak,
Hata ve günahların temelidir muhakkak.
Bunlara düÅŸkün olan ve ardlarından giden,
Kötü durumda olup, uzaktır merhametten.
Bir hadis-i ÅŸerifte Allah’ın Peygamberi,
Buyurdu ki: (Bu dünya, melundur elbette ki.)
Dünyada, Allah için olmayan ne varsa hep,
Çirkin ve günah olup, melundur bundan sebep.
Yine O buyurdu ki: (Ey oÄŸlum, dünya nedir?
Sana, Hak teâlâyı unutturan ÅŸeylerdir.
Para pul, mevki makam, kadın, çocuk ve ÅŸöhret,
EÄŸer böyle iseler, dünyadır hepsi elbet.
Unutturmuyor ise Rabbini sana bunlar,
Dünya deÄŸil, ahiret iÅŸinden sayılırlar.
Bir çöpçü düÅŸünün ki, fakir olsun begayet.
Gönlünü, bu dünyaya baÄŸlamamışsa ÅŸayet,
Kalbi dünyaya baÄŸlı koltuktaki zenginden,
Kat kat daha kıymetli, iyidir bu sebepten.
Öyleyse hiçbir ÅŸeye düÅŸkün olmamak için,
Gayret sarfetmeli ki, esası budur işin.
Dünya düÅŸkünlerinden, aslandan kaçar gibi,
Hatta daha ziyade kaçmalı tabii ki.
Ey oğlum, kıymetini iyi bil bu hayatın.
Lüzumsuz iÅŸler ile, geçirme onu sakın.
Yoksa, mahÅŸer gününde piÅŸmanlık olacaktır.
Resulullah, bu babta ÅŸöyle buyurmaktadır:
Hak teâlâ bir kulu, sevmiyor ise eÄŸer,
Faidesiz ÅŸeylerle onu hep meÅŸgul eder.
Farzları yapmayıp da, nafileleri yapmak,
Bunun için, boÅŸ yere uÄŸraÅŸmaktır muhakkak.
Çünkü (farz)ın yanında, hiç kalır her (nafile).
Büyük deniz yanında, damla da etmez bile.
Bir nafile hac için, iÅŸlenirse haramlar,
Caiz olmayacağı anlaşılır aÅŸikâr.
|