Mektubat kitabında, bu büyük evliya zat,
Tesirli sözleriyle, eyledi çok nasihat.
Bir gün, sevdiklerinden Mir Muhammed Numan’a,
Bir mektup göndererek, ÅŸöyle buyurdu ona:
Hak teâlâ, Kur'anda buyuruyor ki bize:
(Resulullah, her ne ki getirdi ise size,
O emirleri alıp, itaat eyleyiniz.
Yasaklardan da kaçıp, Allah’tan havf ediniz.)
Âyet-i kerimenin sonunda cenâb-ı Hak,
(Allahü teâlâdan korkunuz!) buyurarak,
Yasaklardan kaçmanın, emirleri yapmaktan,
Çok mühim olduÄŸunu ediyor bize beyan.
Zira Allah’tan korkmak, haram iÅŸlememektir.
Yani vera ve takva, dinde temel demektir.
İslam’da en üstün ÅŸey, vera ve takva oldu.
(Dininizin temeli, vera'dır) buyuruldu.
Haramlardan kaçmaya, böyle çok ehemmiyet,
Verilmesinde ise, şudur ki asıl hikmet,
Sakınacak ÅŸeylerin, daha çok olmasıdır.
Faidesinin dahi, fazla olmasındandır.
Emirleri yapmak da, faideli ise de,
Bu işleri yaparken, hisse vardır nefse de.
Halbuki yasaklardan kaçmakta böyle olmaz.
Nefis, almaz bunlardan zerre kadar tat ve haz.
Bir iÅŸte nefse uymak, ne kadar az olursa,
Faydası da, o kadar fazla olur hülasa.
Çünkü İslamiyet’in emirlerinin hepsi,
Yıpratmak gayesiyle gönderildi bu nefsi.
Çünkü Hak teâlânın, bu nefis düÅŸmanıdır.
Onu yıpratan her iş, insana hayırlıdır.
Bir hadis-i kudside buyuruldu: (Ey insan!
Nefsine düÅŸmanlık et, çünkü o, bana düÅŸman.)
Nefsi tahrip etmekte, en iyi yol da yine,
Titizlikle uymaktır dinin emirlerine.
Tasavvufta, çok yollar var ise de velhasıl,
Dini en çok gözeten, en kısa yoldur asıl.
Yani bütün yolların, birbirine kıyasla,
En kısası, İslam’a uyanıdır en fazla.
Behaeddin Buhari hazretleri de yine,
Åžöyle buyurmaktadır sevdiÄŸinden birine:
(Allahü teâlâya kavuÅŸturan yollardan,
Bize, en kısasını Rabbimiz etti ihsan.
Çünkü bu yolumuzda, nefse karşı gelinir.
Ve İslam’ın her emri, harfiyen gözetilir.)
Lakin düzeltmelidir evvela itikadı.
Sonra, fıkıh öÄŸrenip, yapmalı her taatı.
Sonra, Hak teâlâyı her zaman anmalıdır.
Onu hatırlamaktan, tad ve haz duymalıdır.
Onu hatırladıkça, mahlukat unutulur.
Ve kalb temizlenerek, hastalıktan kurtulur.
Hastalığı şudur ki kalbin de asıl yine,
Pek düÅŸkün olmasıdır Rabbinden gayrisine.
Yani kurtulmadıkça kalb bu hastalığından,
İman-ı hakikiye varamaz hiçbir zaman.
|