Bin hicri senesinde gelen bir evliyadır.
Mektubat kitabında nasihatları vardır.
Bir yerde buyurur ki: (Allahü teâlânın,
Sevgisine kavuşmak isteyen bir insanın,
Önce, itikadını düzeltmesi lazımdır.
Sonra fıkıh öÄŸrenip, bunları yapmalıdır.
Sonra yapılacak iş, kavuşmaktır ihlasa.
Kalbi temizlemektir masivadan hülasa.
Bir kalb ki, tutulmuÅŸsa Sahibinden gayriye,
O kalb hasta demektir, muhtaçtır tedaviye.
Hatta kurtulmadıkça, kalb bu hastalığından,
Hiç hakiki imana kavuÅŸamaz o insan.
Yani Ä°slamiyet’e mütabaat güçleÅŸir.
Farzı yapmak zahmetli, haramlar tatlı gelir.
Kalbin bu hastalığa yakalanmasına hep,
Nefsin arzularına, uymaktır asıl sebep.
Nefis, Hak teâlâya düÅŸmandır, hem de fazla.
Ona ibadet etmek arzu etmez o asla.
Nefis, haddi zatında kendine de düÅŸmandır.
İnsana haramları işletmekten zevk alır.
Bu adi zevklerine kavuÅŸabilmek için,
Hatta dinsiz, imansız olmayı ister ilkin.
Kötü kimseler ile, yaparak arkadaÅŸlık,
Dinden, Ä°slamiyet’ten uzaklaşır o artık.
Mezhepsiz kimselerin kitaplarını hatta,
Okuyup, kalbi dahi kararır, olur hasta.
EÄŸer Ä°slamiyet’e uyarsa bir kimse tam,
Kalbi, bu hastalıktan kurtulur, olur sağlam.
Hatta Ä°slamiyet’e ittiba eyledikçe,
Nefis gıdasız kalıp, zayıflaşır gittikçe.)
Yine bir mektubunda buyurdu ki bu veli:
(Bir Müslüman, gönlünü ahirete vermeli.
Hem dine, hem dünyaya düÅŸkünlük iyi olmaz.
İki zıt şey, bir kalbde, birlikte bulunamaz.
Hele dünyalık için, ahiretini vermek,
Akıllı bir insana yakışır iş değil pek.
Bizim büyüklerimiz, bid’atten kaçındılar.
Haram ve günahtan da, pek ÅŸiddetle kaçtılar.
Resulün sünnetine sarıldılar her iÅŸte.
Bizim bu yolumuzun esası budur işte.
Bir Allah adamına kavuşursa bir kişi,
Onun yaptığı gibi, yapar artık her işi.
Kalbini, o büyüÄŸün kalbine baÄŸlayarak,
Temizlenir, nurlanır ondan feyiz alarak.
Onun teveccühüyle, kalbi ve her hücresi,
Allah’ı zikre baÅŸlar, imana gelir nefsi.
Ve öyle tutulur ki, o, ilahi bir aÅŸka,
Hiçbir ÅŸey düÅŸünemez, Hak teâlâdan baÅŸka.
Bin sene düÅŸünse ve uÄŸraÅŸsa da o yine,
Allah’tan gayri bir ÅŸey, getiremez kalbine.
Her a’zası, Ä°slam’a uygun eder hareket.
Akar her an kalbine, feyiz, nur ve bereket.
Hiç iÅŸleyemez olur bir günah, hatta çok az.
Bu, öyle bir nimet ki, herkese nasib olmaz.)
|
