Bir gün Muhammed Masum, abdest alıyor iken,
Su ibriÄŸini alıp, duvara çaldı birden.
Su döken talebesi, buna çok etti hayret.
Hatta kendi kendine, üzülüp korktu gayet.
DüÅŸündü ki: Ne hata iÅŸledim ki bu ara,
İbriği benden alıp, fırlattı bu duvara?
Sormaya da çekindi bunu kendilerine.
Söyledi en nihayet yakınından birine.
O, Muhammed Masum’a arzedince bu iÅŸi,
Buyurdu: (Söyleyin de, üzülmesin o kiÅŸi.
O, asla bize karşı yapmadı bir kabahat.
Biz onu seviyoruz, eylesin kalbi rahat.
Lakin biz, o ibriği attığımız sırada,
Zor durumda kalmıştı, bir talebe sahrada.
Onu kurtarmak için, etrafa baktım, ancak,
O ibrikten baÅŸka ÅŸey, yoktu tutup atacak.
Mecburen onu alıp, fırlattım aceleyle.
O da, o tehlikeden kurtuldu böylelikle.)
Bu hadiseden sonra, günler geçti aradan.
Nihayet o talebe, çıkıp geldi bir zaman.
Ona, arkadaşları bunu sual edince,
Dedi ki: (Bir sahrada yürüyorken bir gece,
Birden bire karşıma, çıktı koca bir aslan.
Ne yapacağım diye şaşırıp kaldım o an.
Derhal üstadımızı göz önüne getirdim.
(Allah’ın izni ile kurtarın beni!) dedim.
Yeni bitirmiştim ki bu duayı o an ben,
O aslana, bir ibrik gelip çarptı aniden.
Hem de öyle ÅŸiddetli çarptı ki birden bire,
Hayvan, cansız olarak yıkıldı hemen yere.
İbrik de parçalanıp, oldu hep darmadağın,
Ben onları toplayıp, yoluma oldum revan.)
Sonra o parçaları, çantasının içinden,
Çıkarıp gösterince, ÅŸaşırdı hepsi birden.
Zira tanımışlardı onları ilk görüÅŸte.
Dediler: (Hocamızın ibriği buydu işte.)
Yine bir talebeye vererek bir icazet,
Buyurdu: (Falan yere git de dine hizmet et.)
O dedi ki: (Efendim, baÅŸ üstüne ve lakin,
Çok para lazım olur orada bu iÅŸ için.
Bu yolda sarf edecek param yok benim ise.
Acep bir tavsiyeniz var mıdır bendenize?)
Buyurdu: (Kağıt getir, bir kırmızı, bir beyaz.)
Hemen temin ederek, getirip eyledi arz.
Onlardan birer adet, tam para biçiminde,
Kesip, ıslatıverdi bir miktar su içinde.
Sonra ona verince, o talebe gördü ki,
Onların biri altın, gümüÅŸ olmuÅŸ öteki.
Çok hayret eyleyerek geçirdi ki içinden:
KeÅŸke böyle marifet gelse benim elimden.
Böyle düÅŸündüÄŸünü anlayıp buyurdu ki:
(Pekala, sana verdim bundan sonra bu iÅŸi.
Ve lakin ihtiyacın ne ise, yap o kadar.
Bir lüzum olmadıkça, bu iÅŸi yapma zinhar.)
(Peki efendim) deyip, ayrıldı huzurundan.
Sırf dine hizmet için faydalandı o bundan.
|