Allah adamlarından Abdullah-ı Dehlevi,
İnsanları, hak yola davet eden bir veli.
Bir gün, Resulullaha olan muhabbetinden,
Dayanamaz bir hale geldi çok hasretinden.
O aÅŸk ile aÄŸlayıp, etti o gün sabahı.
O gece, rüyasında gördü Resulullahı.
Büyük bir muhabbetle varınca önlerine,
Sevgiyle sarıldılar, hemen birbirlerine.
Bir gün, Delhi camii imamının evladı,
Hasta olup, doktorlar bir çare bulamadı.
Babası, rüyasında gördü ki o günlerde,
Abdullah-ı Dehlevi bulunuyor o evde.
Ve hasta çocuÄŸuna, ediyor birÅŸey ikram.
Sabahleyin gördü ki, oÄŸlu sıhhattedir tam.
Kıymetli bir hediye alaraktan eline,
Bu büyük veli zatın, geldi ziyaretine.
O, tebessüm ederek buyurdu ki: (Bu nedir?
Bu geceki hizmetin, yoksa ücreti midir?)
Talebeden biri de, bir yere gidiyordu.
Bir ara, üstadını yanında görür oldu.
Buyurdu: (Hızlı yürü, uzaklaÅŸ kafileden.
Basacak haramiler kafileyi geriden.)
O, hızlanıp gidince bir hayli mesafeyi,
Arkadan soyguncular, bastılar kafileyi.
Talebeden biri de anlatır ki ÅŸöylece:
Abdullah Dehlevi’yi rüyada gördüm gece.
Henüz tanımıyordum o zaman bu veliyi.
Beni davet eyledi ziyarete Delhi'yi.
BulunduÄŸum diyar da, çok uzaktı Delhi'den.
Lakin duramıyordum onun muhabbetinden.
Hiç bir ÅŸey dinlemeyip, o gün düÅŸtüm yollara.
Lakin yolu ÅŸaşırıp, çok üzüldüm o ara.
Ne tarafa gideyim diye düÅŸünür iken,
Rüyada gördüÄŸüm zat, önüme çıktı birden.
Bana yolu gösterip, kayboldu tekrar yine.
Henüz onu görmeden, kavuÅŸtum himmetine.
Bir gün de, hastalandı bir çocuk talebeden.
Gelip dua istedi, babası bu veliden.
Lakin dua etmedi oÄŸluna o kiÅŸinin.
O ise anlamadı hikmetini bu işin.
DüÅŸünürken ne için dua etmiyor diye,
Buyurdu ki: (OÄŸluna Allah rahmet eyleye.)
Anladı ne sebepten dua etmediğini.
ÖÄŸrendi döndüÄŸünde vefat eylediÄŸini.
Bir talebesinin de amcasını, hükümdar,
Suçsuz yakalatarak, hapsetti apar topar.
O da hemen gelerek, Abdullah Dehlevi’ye,
Anlattı üzülerek (İş böyle böyle) diye.
Buyurdu ki: (Oraya gönder de birisini,
Çıkarıp alıp gelsin hapisten kendisini.)
Dedi: (Hapishanenin dışı ve içi bile,
Sarılmış çok sayıda asker ve bekçi ile.)
Buyurdu ki: (Evladım, siz sözümü dinleyin.
Gidip hapishaneden onu alın ve gelin.)
(Peki) deyip, biriyle gitti hemen oraya.
Amcasını alarak, çıkardı dışarıya.
O kadar bekçi, asker, o kadar muhafızlar,
Girip çıktıklarından, haberdar olmadılar.
|