Abdullah-ı Dehlevi, çok büyük bir veliydi,
Her türlü meziyette, devrinin bir tekiydi.
Öyle tesirliydi ki söz ve nasihatları,
DoÄŸru yola çekmeye, kâfiydi bir nazarı.
Bir gün, geldi bir kiÅŸi yüksek huzurlarına.
Dedi: (Girmek isterim, büyüklerin yoluna.)
Onu kabul buyurup, dedi ki: (Öyle ise,
Sair talebe gibi, sen de baÅŸla tedrise.)
Dedi: (Size gelmekten, şu idi ki maksadım,
Hiç zahmete girmeden, hasıl olsun muradım.
Sıkıntı çekeceksem sizin yanınızda da,
Böylesi her yerde var zaten zamanımızda.)
O zaman buyurdu ki: (Gel otur öyle ise.
Sıkıntı çektirmeden vereyim ben de size.)
Ve ona eyleyince bir teveccüh ve nazar,
Bir lahzada, kalbine akıttı feyz-ü envar.
O, bunun tesiriyle, kendinden geçti hemen.
Zannetti ki, yüreÄŸi kopuverdi yerinden.
Kendine geldiÄŸinde, talebeler sordu ki:
(KardeÅŸim, biraz önce sana böyle n'oldu ki?)
Dedi: (Çıktı kalbimden, ne varsa fena huylar.
Doldu onun yerine, ilahi feyz ve nurlar.)
Vefatı yaklaşınca, vasiyet eyledi ki:
ÇoÄŸaltın kalbinizde büyüklere sevgiyi.
Ahlak-ı hamideyle amel edin daima,
Ve koşun insanlara, hizmet ile yardıma.
Salih kimseler ile, hep beraber bulunun.
Ve lakin kötülerden, daima uzak durun.
Ölürsem, cenazemi götürürken mezara,
Birisi, ÅŸu beytleri oksun önüm sıra:
(Kerimin huzuruna, azıksız çıka geldim.
Ne bir iyiliÄŸim var, ne bir iyi amelim.
Bundan daha çirkin ÅŸey, acaba var mıdır ki,
Sen azık götürürsün, O, kerimdir halbuki.)
Ondan sonra, daha da yaklaşınca vefatı,
Dostlarını çağırıp, yaptı ÅŸu nasihatı:
(Kardeşlerim, talebe, sadık talip demektir.
Çalışmaktan baÅŸka hiç, birÅŸey düÅŸünmemektir.
Rabbinin sevgisine hemen kavuÅŸmak için,
Kalbi, bu muhabbetle yanar hep için için.
Bilmediği bir aşkla, o, şaşkın bir haldedir.
DüÅŸünmez yemek içmek, bilmez ki bu hal nedir?
Dinmez gözünün yaşı, hiç uyku uyuyamaz.
Günahından utanıp, başını kaldıramaz.
Yapacak olsa eÄŸer, o herhangi bir iÅŸi,
Günah olmasın diye, çırpınır, titrer içi.
Her nefeste, Rabbini anar umumiyetle.
Tek bir dakikasını, geçirmez gaflet ile.
Herkesle iyi olur, hiç etmez münakaÅŸa.
İyilik, ihsan eder her dost ve arkadaşa.
Bir kalbi incitmekten çok korkar ve çekinir.
Çünkü o, gönülleri, Allah’ın evi bilir.
Kimsenin arkasından konuşup, gıybet etmez.
Bilir ki, ahirette sorulur her bir nefes.
Ve bilir ki, birinin yaparsam gıybetini,
Bulamam ahirette, amelimin ecrini.)
|