Talebesinden biri anlatır ki: Bir gün ben,
Arvas'a gidiyordum yürüyerek köyümden.
İki köy arasında, uzun bir dere vardı.
İnsanlar, o dereden geçip gidiyorlardı.
Arvas'a bir an önce varmak düÅŸüncesiyle,
Giderken, bir adam da gelirdi zevcesiyle.
Geçtik birbirimizi az sonra selamlaşıp.
Lakin bir uygunsuz iş yaptım ben haddi aşıp.
Zira şeytan, vesvese verip bana ansızın,
Dedi ki: (Dön de bir bak hanımına ÅŸu ÅŸahsın.)
Ben dahi aldanarak ÅŸeytan vesvesesine,
Dönüp baktım arkadan, adamın zevcesine.
Daha sonra Arvas'a vasıl oldum nihayet.
Hemen Seyyid Fehim’i gidip ettim ziyaret.
Mübarek huzuruna girer girmez ben ama,
Buyurdu ki: (Müslüman, asla bakmaz harama.
Arkadan olsa bile, günahı çok bu iÅŸin.
Yabancı kadınlara hiç bakma bunun için.)
Yine o anlatır ki: Bir akşam namazında,
O imamdı, ben dahi var idim arkasında.
Seyyid Fehim okurken Fatiha suresini,
Ben dahi yapıyordum içimden tefsirini.
Beni, namazdan sonra çağırdı huzuruna.
Gayet ciddi olarak buyurdular ki bana:
(Sen müfessir misin ki tefsire kalkıyorsun?
Tefsirle uğraşırsan, sonra helak olursun.)
Sonradan anladım ki gayet iyi olarak,
Benim haddim deÄŸilmiÅŸ tefsir ile uÄŸraÅŸmak.
Bir gün de, en deÄŸerli, yüksek talebeleri,
Olan Abdülhakim-i Arvasi hazretleri,
Anlatır ki: Üstadım, sohbet etti bir gece.
Hiç öyle olmamıştı bir sohbet daha önce.
Öyle feyiz, bereket saçılmıştı ki o an,
Sandım ki, çok derece elde ettim o zaman.
Hatta sanki ne varsa ondan edineceÄŸim,
Hepsini verdi bana, o gece Seyyid Fehim.
Bu düÅŸünce içinde geçtiyse de o gecem,
Velakin sabahleyin, düzeldi bu düÅŸüncem.
Zira Seyyid Fehim’in yanına vardığımda,
Bir elma ağacının otururdu altında.
Bana onu gösterip, sordu: (Bu, ne aÄŸaçtır?)
Cevaben arz ettim ki: (Bir elma ağacıdır.)
Buyurdu: (Bu aÄŸacın gövde ve dalları var.
Her dalında, ayrıca var yüzlerce elmalar.
EÄŸer bir meyve kurdu, bir elmanın içine,
Girerek nüfuz etse sonra çekirdeÄŸine,
Ve o kurt, çekirdeÄŸin yese bir miktarını,
Hiç yemiÅŸ sayılır mı aÄŸacın tamamını?
Bu yolda da, az bir ÅŸey edinince bir kiÅŸi,
Hemen zannetmemeli bitirdim ben bu iÅŸi.
Ele geçen az ÅŸeye, etmemeli kanaat.
Daha çok yükseklere açmalı insan kanat.)
Üstadım, sabahleyin buyurunca böylece,
Yanlış düÅŸündüÄŸümü anladım ben o gece.
Ve onun himmetiyle, daha çok gayret ettim.
Çok büyük mürÅŸid idi üstadım Seyyid Fehim.
|