Bir kimse anlatır ki : Arkadaşlarımızla,
Bir yıl hacca giderdik, kendi hayvanımızla.
Lakin benim hayvanım, zayıf idi bir nice.
Yorulup yatıverdi, bir müddet yol gidince.
Onlar devam ettiler ve lakin benim hayvan,
Bir türlü kalkmıyordu, çok halsiz olduÄŸundan.
Çaresizlik içinde, geçmiÅŸti ki bir saat,
Aniden peyda oldu, yanımda nurlu bir zat.
Hayvanımın sırtını, eliyle okşayarak,
Buyurdu ki: (Ey hayvan, yolda kalma, haydi kalk!)
Sonra da bana dönüp, bir tebessüm buyurdu.
Ve hemen birden bire, gözümden gaib oldu.
Lakin çok sevinmiÅŸtim hayvanın kalkmasına.
Binerek, düÅŸtüm hemen onların arkasına.
Bu sefer öyle hızlı giderdi ki hayvanım,
Az sonra, kafileye yetişip ferahladım.
Ve hatta ben onları bıraktım gerilerde.
Beni geçen yok idi, artık o kafilede.
Bu hal, Kâbe’ye kadar devam etti on saat.
Baktım, tavaf yaparken yanımda yine o zat.
Bir teÅŸekkür etmeyi düÅŸündüm ki, tam o an,
O yine birden bire, gaib oldu ortadan.
Sonradan öÄŸrendim ki, İmam-ı Åžarani’ymiÅŸ.
Ve yine öÄŸrendim ki, o yıl hacca gitmemiÅŸ.
Bir de, (Emir Muhammed) adında bir Müslüman,
Der ki: ArkadaÅŸlarla, konuÅŸurduk çok zaman.
Âlim ve velilerden ve kerametlerinden,
Bahsedip, anlatırdık onların hallerinden.
Bir gün de, Abdülvehhab Åžarani hazretleri,
Hakkında konuşuldu, biraz ileri geri.
Ben de onlara uyup, o İslam büyüÄŸünün,
Åžanına yakışmayan kelamlar ettik o gün.
Ben dahi bu gıybete karışmıştım böylece.
Ve lakin rahmani bir rüya gördüm ÅŸöylece:
Mısır’da, karışıklık olup, düzen bozulmuÅŸ.
Bunu düzeltmek için, bir ordu geliyormuÅŸ.
Hakikaten az sonra, geldi büyük bir ordu.
Lakin şehre girmeyip, sınırda bekliyordu.
Ordunun kumandanı, dedi ki: (Biz bu şehre,
Sahibinden izinsiz, giremeyiz bir kere.)
Dediler ki: (O sahip, kimdir ki ey kumandan!
Åžehre giremezsiniz onun izni olmadan.)
Dedi: (Abdülvehhab-ı Åžarani’dir ki o zat,
Bu ülkenin manevi sahibi odur bizzat.)
Rüyadan uyanınca, bu hatamı anladım.
Ve hemen o velinin huzurlarına vardım.
Buyurdu ki: (Buraya gelmen için birader,
İlle de bir rüya mı görmeniz icab eder?)
|