Fatih Sultan Mehmed’in hocası AkÅŸemseddin,
Secdede, ÅŸu ÅŸekilde yalvardı fetih için:
(Ya Rabbi, bu zamanın kutbu hangi veliyse,
Onu, bu günümüzde yardıma gönder bize.)
O anda, Semerkant’ta, Ubeydullah-ı Ahrar,
Zamanın kutbu idi, oldu bundan haberdar.
PerÅŸembe günü olup, öÄŸleden sonra idi.
Buyurdu ki: (Atımı getirin bana haydi!)
Getirdiler, kalktı ve bindi beyaz atına.
Semerkant'tan, süratle gitti gün batısına.
Talebeden bazısı, onu takip ettiler.
Gelmelerine, önce, bir ÅŸey söylemediler.
Velakin Semerkant'ın gelince bir yerine,
Müsaade buyurmadı daha gelmelerine.
Onlara, (Siz burada kalınız!) buyurarak,
Kendi sürdü atını, çok süratli olarak.
AkÅŸam vakti, oradan, dönünce tekrar geri.
Nereye gittiÄŸini sordu talebeleri.
Buyurdu: (Türk sultanı, padiÅŸah Muhammed Han,
Küffâr ile çok büyük savaÅŸta olduÄŸundan,
Benden yardım istedi, ona gittim hız ile.
Zafer müyesser oldu Allah’ın izni ile.)
Bu büyük evliyanın evladı, Abdülhadi,
Diyor ki: (İstanbul’a gittiÄŸimde ben dahi,
Sultan Muhammed Han’ın oÄŸlu Sultan Bayezid,
Osmanlı devletinde Padişahtı o vakit.
O, devlethanesine çağırıp bir gün beni,
Sual etti babamın şekl-i şemailini.
Ben tarif ettikçe de, o tasdik ediyordu.
Ve (Onun beyaz atı var mıydı?) diye sordu.
Cevaben (Evet) dedim, (Vardı beyaz bir atı.)
Bayezid Han o zaman, bana ÅŸöyle anlattı:
Babam Muhammed Han'dan ÅŸöyle iÅŸittim ki ben:
Dedi ki: İstanbul’un fethinde savaşırken,
En şiddetli anında, hocamla dua ettik.
O zamanın kutbundan yardım talep eyledik.
O anda çok nurani bir zat geldi yanıma.
Buyurdu ki: (Hiç korkma, geldim sana yardıma.)
Beyaz bir at üstünde gelmiÅŸ idi mübarek.
DüÅŸündüm ki: O kutub, bu kiÅŸi olsa gerek.
Dedim ki: (Ey efendim, korkmuyorum ben asla.
Lakin düÅŸman askeri, sayıca hayli fazla.)
Ben böyle söyleyince: (Åžuraya bak!) buyurdu.
Baktım, ordu önünde bir ordu duruyordu.
Hepsi yeşil sarıklı, beyaz elbiseliydi.
Bir veliler ordusu oldukları belliydi.
Bu orduyu gösterip, buyurdular ki bana:
(İşte bu ordu ile geldim sana yardıma.
Åžimdi sen, ÅŸu tepenin üzerine çıkarak,
Orduna hücum emri ver kösüne vurarak.)
Ben dahi (Hücum) emri verir vermez orduma,
O da, o ordu ile geçti hemen hücuma.
Hezimete uÄŸradı kuvveti kâfirlerin.
GerçekleÅŸti böylece nihayet fethi mübin.
|