Cüneyd-i BaÄŸdadi’yi, halifeye giderek,
Åžikayet eylediler iftira eyleyerek.
Dediler ki: (Binlerce insan var ki yanında,
Fitne ve karışıklık çıkabilir yakında.)
Hatta kadınlarla da bir ilgisi var diye,
Çok çirkin iftiralar attılar bu veliye.
Halife, bu sözlerin tesirinde kalarak,
İşin hakikatini arzu etti anlamak.
Güzel bir cariyesi vardı ki hakikaten,
Emir verip, yanına çağırdı onu hemen.
Dedi: (Giy üzerine, çok süslü elbiseler.
Tak hem de çok kıymetli nadide mücevherler.
Çok güzel süslenerek, Cüneyd’in evine git.
O, kapıya çıkınca, aç yüzünü o vakit.
De ki: Benim yanımda, var bir hayli dünyalık.
Ve lakin bu dünyadan, soÄŸudu kalbim artık.
Çok takva olduÄŸunu söylüyor herkes senin.
Ben de sana geldim ki, beni kabul edesin.
Yanında eyleyeyim hep ibadet ve taat.
Ancak senin yanında bulurum huzur, rahat.)
O da, (Peki) diyerek, giyinip süslendi ve,
Geldi bir hizmetçiyle Cüneyd-i BaÄŸdadi’ye.
Kapıya çıktığında, yüzünü göstererek,
Söyledi bu sözleri, hem de cilve ederek.
Lakin o evliya zat, Allah korkusu ile,
O gelen cariyeye, bakmadı bir an bile.
Ona, zerre miktarı göstermedi iltifat.
Sonra da, (Allaah!) diye çağırıp etti feryat.
Aşk-ı ilahi ile, o (Allaah!) dediği an,
Cariye, düÅŸüp öldü onun bu feryadından.
Hizmetçi geri gelip, bu hali verdi haber.
Halife bunu duyup, oldu gayet mükedder.
Ve hemen ziyarete giderek bu veliyi,
Dedi ki: (Nasıl yaktın o güzel cariyeyi?)
O ise buyurdu ki: (Ya emirel müminin!
Senin, mümin kullara bu mudur merhametin?
Zira benim, kırk yıldır uğraşıp didinerek,
Çetin mücahede ve riyazetler çekerek,
Bir hale getirdiÄŸim ÅŸu nefs-i emmaremi,
Yeniden canlandırıp, dirilteceksin emi?
Ben, hiç bir ÅŸey yapmadım, Allah dedim sadece.
O, bunun tesiriyle düÅŸüp öldü hemence.)
Sonra da halifeye, etti çok nasihatlar.
Dedi: (Kendi nefsinden, insana gelir zarar.
Ey halife, günahtan sakın tam hakkı ile.
Zira kulun kıymeti, ölçülür takva ile.
Allah'ın kullarına eyle ki bugün medet,
Allah da, mahÅŸer günü, sana etsin merhamet.
Sen, iyilik eyle ki dünyada her insana,
Sen dahi kavuşasın, ahirette ihsana.)
|