Yıldırım Bayezid Han, edince bir gün vefat,
Belirsizlik vardı ki, kime kaldı iş bu taht?
OÄŸlu Çelebi Mehmet üzülüyordu buna.
Bir gün Molla Ali’yi çağırdı huzuruna.
Dedi: (Ey Molla Ali, ölünce pederimiz,
Malesef bir tarafa dağıldık herbirimiz.
KardeÅŸlerim Musa ve İsa Çelebileri,
Görürüm, tahta geçmek arzu eder her biri.
Gel, raÄŸbet etmeyelim ikimiz taht-ü taca.
Gidelim Allah için, seninle ÅŸimdi hacca.)
Hem bunları söylüyor ve hem de aÄŸlıyordu.
Bu duygular içinde, uyuyup rüya gördü.
Baktı ki, dedeleri Murad Hüdavendigar,
Yanında, evliyadan Emir Buhari de var.
Emir Sultan, çağırıp bu Çelebi Mehmed’i,
Ona bir kılıç ile, eyerlenmiÅŸ at verdi.
Sonra da buyurdu ki: (Dinle ey yiÄŸit evlat!
Sana nasib olacak babandan sonra bu taht.
Haydi, kalk ata binip, kılıcını kuşan da,
Senden hizmet bekliyor din ve devlet ÅŸu anda.)
Sabahleyin uyanıp, gitti Molla Ali’ye.
Ki, sorsun bu rüyanın tabiri nedir? diye.
O dedi ki: (Tabiri, ÅŸudur ki bu rüyanın,
Sen, Osmanlı tahtına geçersin bugün yarın.)
Gerçekten hadiseler muvafık oldu buna.
Geçti Mehmed Çelebi al-i Osman tahtına.
Yine İznik’te medfun, var ki bir veliyyullah,
O zatın meşhur ismi, (Eşref oğlu Abdullah).
Bu kiÅŸi, gitti bir gün Bursa vilayetine.
Lakin Emir Sultan’ın gidemedi kabrine.
Ziyaret edemeden, İznik’e etti avdet.
Ve bundan ötürü de, üzüntü duydu gayet.
Lakin yolda rastladı, o İbrahim Paşa'ya.
Dedi ki: (Siz herhalde gidersiniz Bursa’ya.)
O da (Evet) deyince, buyurdu ki: (Ey PaÅŸam!
Öyleyse benim sizden var ki ÅŸimdi bir ricam,
Giderseniz, söyleyin siz Emir Buhari’ye:
Size, EÅŸrefoÄŸlu’nun selamları var diye.)
PaÅŸa (Olur) dedi ve Bursa’ya vardı o gün.
Hemen ziyaretine giderek o büyüÄŸün,
Mübarek ruhlarına okuyup Fatihalar,
Dedi: (EÅŸrefoÄŸlu’nun size selamları var.)
(Aleyküm selam!) diye, geldi bir heybetli ses.
Bizzat kendi sesiydi, iÅŸitti bunu herkes.
PaÅŸa, kendinden geçti bu ses ile adeta.
Bir müddet kendisine gelemedi o hatta.
|