İbrahim-i Havvas ki, evliya-yı kiramdan.
Onun bereketiyle, çok kiÅŸi etti iman.
Bir gün, sohbet ederken mescitte cemaate,
İçeri bir genç girip, katıldı o sohbete.
Halini gizlemeye çalışırdı o fakat.
Birazdan sohbet bitti ve dağıldı cemaat.
O büyük zat, birine buyurdu ki: (Bu çıkan,
Yahudidir ve lakin, belki olur Müslüman.)
O genç, kendi hakkında böyle buyurduÄŸunu,
Cemaatten öÄŸrenip, çok takdir etti onu.
Geri gelip yapıştı, mübarek ellerine.
Şehadeti getirip, girdi İslam dinine.
Kendisine sordu ki: (Niçin oldun Müslüman?)
Dedi: (Kitabımızda, görmüÅŸtüm ki bir zaman:
Bir veli kul, Allah'a yakınsa eğer fazla,
Onun firasetinde, yanlışlık olmaz asla.
Çünkü yakınlaÅŸtıkça veliler Rablerine,
Allah’tan gayri bir ÅŸey, hiç gelmez kalblerine.
Tamamen açılmıştır, onların kalb gözleri.
Bilirler kalbden geçen düÅŸünce ve sözleri.
Madem ki siz de benim, kalb halimi bildiniz,
İnandım ki hak dindir, sizin İslam dininiz.)
Çıkmıştı bir gün dahi, bir rahiple sefere.
Bir müddet yol yürüyüp, oturdular bir yere.
Rahip dedi: (Acıktık, lakin hiç yok yiyecek.
Dua et, Rabbin bize göndersin biraz yemek.)
O dahi, ihlas ile el açarak duaya,
Arz etti hallerini, Allahü teâlâya.
O anda, önlerine yemek geldi bir sini.
Yediler iştah ile, o taamın hepsini.
Biraz daha gidince, akÅŸam oldu nihayet.
Rahibe buyurdu ki: (Åžimdi de sen dua et.)
O dahi bir köÅŸede, kalıp kendi haline,
El kaldırıp, gizlice dua etti Rabbine.
Bir sini daha geldi, o duanın peşinden.
Lakin bu, daha çok ve lezizdi öncekinden.
O rahibe sordu ki: (Ne dua ettin ki sen,
Rabbim, daha çoÄŸunu gönderdi eskisinden?)
Dedi: (Müjdem var sana, ya İbrahim-i Havvas!
Ben ÅŸehadet getirip, edindim iman, ihlas.)
Buyurdu: (İyi ama, nasıl dua ettin ki,
Hak indinde, daha çok makbul oldu seninki?)
Dedi: (Åžöyle yalvardım, ya ilahel âlemin!
İbrahim Havvas diye, bir kulun var ya senin,
O halis ve mübarek kulunun hürmetine,
Bize sen, hazinenden, bir sofra gönder yine.)
Onu dahi yiyerek, o rahiple beraber,
Kâbe'ye vasıl olup, haccı eda ettiler.
Lakin rahip, Mekke'de, teslim etti ruhunu.
Bizzat İbrahim Havvas kabrine koydu onu.
|