Peygamber efendimiz buyurdu ki: (İnsanlar,
Ölüp kabre girince, konuÅŸur ona mezar.
Der ki: (Ey insan oÄŸlu, beni biliyordun da,
Niye gururlanırdın, geldiğin o yurdunda?
Benim, dar ve karanlık, içimde yılan, akrep,
Böcekler olduÄŸunu, duymadın mı sen acep?)
EÄŸer salih biriyse, o an bir ses iÅŸitir:
(Ey mezar öyle deme, bu, salih bir kiÅŸidir.
Dinin emri üzere geçirdi hayatını.
Bırakmadı elinden öÄŸüt nasihatını.
Yani emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker,
Yaptı ki, dokunmayın buna siz ey melekler!)
EÄŸer münafık ise, yaparlar türlü azap.
Kabir komşuları da, ederler ona gazap.
Derler: (Ey kötü kiÅŸi, biz senden önce geldik.
Niçin ibret alıp da, yapmadın bir tedarik?
Bizden sonra, dünyada kaldın da bunca zaman,
Niçin tövbe etmeyip, eyledin yine isyan?)
Resulullah buyurdu: Ölü, kabre girince,
Mezar, dile gelerek nida eder ilk önce.
Der ki: Benim hakkımda, nice şeyler duyardın.
Öyleyse, benim için ÅŸimdi ne hazırladın?)
Yine Resul buyurdu: (Ölünce, Münker-Nekir,
Adında iki melek, az sonra kabre gelir.
Siyah renkli, gök gözlü, gözleri ÅŸimÅŸek çakar.
Gök gürültüsü gibi gelip sual sorarlar.
DoÄŸru cevap verirse, büyültürler yerini.
Öyle ki yetmiÅŸ arşın olur boyu ve eni.
Derler ki: (Müsterih ol, yat uyu haÅŸre kadar.
Zira sana burada, kimseden gelmez zarar.)
EÄŸer münafık ise, çok sıkar onu yeri.
Öyle ki, birbirine geçer hep kemikleri.
Resulullah buyurdu: (Kâfir ise ölen zat,
İki azap meleği, olur ona musallat.
Bulunur ellerinde, iri demir topuzlar.
Tâ kıyamete kadar, hiç durmadan vururlar.
Onun feryatlarından, olmazlar mutazarrır,
Zira iki melek de, hem kördürler, hem sağır.)
Yine buyurdular ki: (Kâfirse ölen insan,
Doksan dokuz ejderha, sokar onu durmadan.
Kabir, bu yolculuÄŸun, henüz ilk konağıdır.
Bu kolay geçer ise, sonu, daha kolaydır.
EÄŸer zorluk olursa bir insana kabirde,
Daha çok çetin olur ondan sonrakilerde.
Sonraki konaklardan ilki, Sur korkusudur.
Öyle ÅŸiddetlidir ki, olunmaz hiç tasavvur.
Sonra mahÅŸer yerinde durdurulur cümle halk.
Günahlarına göre herkes olur tere gark.
GüneÅŸ, bir mızrak boyu yaklaşır o zamanda.
Bin sene beklenilir o müthiÅŸ izdihamda.
Bu vaktin sonunda da, baÅŸlar hesap ve mizan.
Her iÅŸten, ince ince hesap verir her insan.
Burada, korku ile baÅŸlar öne eÄŸilir.
Beklerler, haklarında nasıl hüküm verilir?
Sonra Sırat köprüsü ve altında Cehennem.
Bir an dayanılmayan ateş, acı ve elem.
Sırat’ta, yedi yerde vardır sual durağı.
Kul hakkında, herkesin çözülür dizi bağı.)
|