İsrailoğulları zamanında, bir kişi,
Vardı ki, hep ibadet yapmaktı onun işi.
Halk ona dediler ki: (Filan yerde bir put var.
Tanrı diye tapıyor ona bazı insanlar.)
O bunu iÅŸitince, içerledi pek fazla.
O putu kırmak için, yola çıktı ihlasla.
O, halis niyet ile giderdi ki o yöne,
Bir insan kılığında (ÅŸeytan) çıktı önüne.
Ve mani olmak için, dedi ki: (Ey arkadaÅŸ!
Böyle nere gidersin, balta ile pür telaÅŸ?)
Dedi ki: (Bir put varmış, gidiyorum kırmaya.
Böylece insanları, o puttan kurtarmaya.)
Dedi ki: (Onu kırmak, senin işin değildir.
Sana, ibadet etmek daha faidelidir.
Sen onu kırsan bile, yenisini yaparlar.
Hemen dön ki geriye, bu, çok yanlış bir karar.)
Lakin o, ihlas ile çıktığından yoluna,
Aldanmadı ÅŸeytanın bu alçak oyununa.
Bu sefer ÅŸeytan dedi: (Geçemezsin buradan!)
Åžiddetli bir kavgaya tutuÅŸtular o zaman.
Abid, onu bir anda tuttu ve yere vurdu.
Sonra, öldürmek için üzerine oturdu.
Åžeytan dedi: (Ey abid, müsaade et de biraz,
Çok mühim bir hususu edeceÄŸim sana arz.)
O müsaade edince, ayaÄŸa kalktı ÅŸeytan.
Dedi ki: (Beni dinle, o putu kırma şu an.
Çünkü onu kırmayı etseydi Allah murad,
Elbet Peygamberine verirdi bir talimat.)
Abid yine dedi ki: (Kıracağım mutlaka!)
Şeytan (Olmaz!) deyince, başladı yine kavga.
Abid, yine şeytanı kaldırıp vurdu yere.
Åžeytan dedi: (Ey abid, bak dinle son bir kere.
Sen fakir bir kimsesin, muhtaçsın el eline.
O putu kırmak ile, ne geçecek eline?
Yastığının altına, her sabah, iki altın,
Bırakayım, al kullan, o putu kırma sakın!)
Bu defa aldanarak, bu fikre etti meyil.
Dedi: (DoÄŸru söylüyor, bu benim iÅŸim deÄŸil.
Altınların birini, kendime sarfederim.
İkincisini dahi bir muhtaca veririm.)
Eve gelip yattı ve sabaha kalktığında,
Gördü iki altını yastığının altında.
İkinci gün de yine, yastığının altından,
Aldı iki altını, memnundu hayatından.
Ve lakin üçüncü gün, altın göremeyince,
Kaçtı bütün neÅŸesi, hiddetlendi bir nice.
Baltasını kaparak, bir an beklemeksizin,
DüÅŸtü yine o yola, o putu kırmak için.
Az ilerde, önüne çıktı yine o ÅŸeytan.
Dedi ki: (Dön geriye, geçemezsin buradan!)
Kavgaya tutuÅŸtular, lakin ÅŸeytan bu kere,
Abidi, bir tutuşta kaldırıp vurdu yere.
Abid dedi: (Pekala, senindir ÅŸimdi zafer.
Fakat nasıl oldu da, galip geldin bu sefer?)
Dedi: (Önce, ihlasla gidiyordun kırmaya.
Yetmez bizim gücümüz ihlaslı insanlara.
Åžimdiyse, gidiyordun nefse tâbi olarak.
Nefse uyanı ise, biz yeneriz muhakkak.)
|