Hak teâlâ her ÅŸeyi, kıyamette yok edip,
Yine yaratacaktır hepsini bir (Ol) deyip.
ÇürümüÅŸ, toprak olmuÅŸ insan ile hayvanat,
Ot gibi yerden bitip, bulurlar taze hayat.
Kuyruk sokumu diye, insanlarda bir kemik,
Vardır ki, bu kemikten yaratılmışlardı ilk.
Ve yine o kemikten yaratılırlar bu kez.
Çünkü her ÅŸey çürüse, o kemik hiç çürümez.
En son kemiğidir ki, omurganın bu kemik,
Bir nohut kadar olup, içinde yoktur ilik.
Her insan, mezarından, ot gibi sanki aynen,
Bitip, çıkar ortaya her a’zası tamamen.
Bazısı bazısına girmiştir ağ misali.
Karma karışık olur herkesin o gün hali.
Bir mezardan, çok insan çıkar ki bundan sebep,
Böyle, birbirlerine dolanmış olurlar hep.
Dirilip mezarlardan çıktığında insanlar,
Çocuk, yine çocuktur, pirler yine ihtiyar.
Yani öldüklerinde, her kim ne halde ise,
Yine, o suret ile hayat bulur o kimse.
Sonra ArÅŸ-ı a’ladan latif bir rüzgar eser.
Yeryüzünü kaplayıp, pürüzsüz, dümdüz eder.
Rabbimiz, İsrafil’i diriltir daha sonra.
O, ikinci olarak üfürür yine Sur’a.
Nurdan ve boynuz gibi bir borudur ki bu Sur,
Ruhlar ondan çıkarak, mahlukat hayat bulur.
Hak teâlâ, o zaman ruhlara ilham eder.
Kendi bedenlerini bulup ona girerler.
Denizde boÄŸulsa da, kurtlar kuÅŸlar yese de,
Ruh, kendi cesedini bulup girer yine de.
Yanıp kül olsa bile, olsa da hatta buhar,
Yine o bedenleri bulurlar yine ruhlar.
İnsanlar, kabirlerden kalkınca görürler ki,
Yeryüzü dümdüz olmuÅŸ, sanki bir kağıt gibi.
Bütün daÄŸlar, tepeler, pamuk gibi atılmış.
Denizlerin suları çekilip, susuz kalmış.
Kabirleri üstünde, hayretlerde kalarak,
Bakar ve düÅŸünürler herkes çıplak olarak.
Zira Peygamberimiz buyurdu ki hadiste:
(Çıplak haÅŸr olunurlar insanlar kıyamette.)
AiÅŸe validemiz, sordu ki buna ait:
(Bazısı, bazısına bakmazlar mı o vakit?)
Buyurdu: (Kıyametin o günkü ÅŸiddetinden,
Bakmaz kimse kimseye, kendi meÅŸakkatinden.)
Herkes, mezarlarında hayretle otururlar.
Böyle ÅŸaÅŸkın ÅŸekilde, tam bin sene dururlar.
Sonra, garb cihetinden büyük ateÅŸ çıkarak,
Onun gürültüsüyle, mahÅŸere sürülür halk.
İnsan ile cinlerin amelleri, o vakit,
Kendi sahiplerine der ki: (Kalk, mahÅŸere git!)
Bazısının ameli, girer (merkep) şekline.
Sahibi ona binip, gider mahÅŸer yerine.
Bazısının (koç) olur, bazısı (deve) ve (at).
Ona binip giderler mahÅŸere gayet rahat.
|