Birinin bir komşusu vardı ki hıristiyan,
Evladı olmamıştı bunların uzun zaman.
Bu kimse, geldi bir gün Müslüman komÅŸusuna.
Dedi ki: (Bir hususta bir ricamız var sana.
Bizim, bugüne kadar olmadı evladımız.
Deriz ki, bir evlat da bize verse Mevlamız.
Beni, bugün götür ki, bir Allah adamına,
Onun duası ile, kavuşalım biz buna.)
Samimi olduğunu anlayınca o bunun,
Bu büyük evliyaya götürdü hemen o gün.
Buna, hazret-i Maruf memnun oldu begayet.
Önce, İslam dinine eyledi onu davet.
Hıristiyan dedi ki: (Ben geldim ki buraya,
Bu babta kavuÅŸayım bir müstecap duaya.
Sen ise, dininize beni davet edersin.
Lakin ben gelmemiÅŸtim din deÄŸiÅŸtirmek için.)
Bu veli (Peki) deyip, bir dua etti ona:
(Ya Rabbi, hayırlı bir evlat ver bu kuluna.
O doÄŸacak çocuÄŸun vesilesiyle, bunlar,
İman edip, ebedi rahata kavuşsunlar.)
Kabul etti Rabbimiz duasını bu zatın.
Ve bir erkek evladı oldu hıristiyanın.
Babası, bir rahibe götürdü bu oÄŸlunu.
Ki, bâtıl dinlerinde yetiÅŸtirsin tam onu.
Rahip dedi: (Evladım, ne söylersem ben eÄŸer,
Sen dahi, aynısını tekrar et birer birer.)
Çocuk peki deyince, dedi ki: (Bak evladım,
Önce, tanrı üçtür de, zira budur ilk adım.)
Çocuk dedi: (Üç tane olur mu hiç tanrılar?
Allah bir'dir ve Onun kullarıdır gayrılar.
O Allah'ın aşkıyla doludur şimdi kalbim.
Tanrı üçtür demeye, varmıyor asla dilim.)
Sonra, devam ederek dedi ki çocuk artık:
(Hak din İslamiyet’tir, deÄŸil hıristiyanlık.
Hem mabud bir tanedir, Allah’tır o da ancak.
Odur hakiki mabud ibadet olunacak.
İslam’ın gelmesiyle, deÄŸiÅŸti eski dinler.
AteÅŸte yanacaktır. tanrı üçtür diyenler.)
Öyle tesir etti ki rahibe bu o zaman,
Åžehadeti getirip, hemen oldu Müslüman.
Bu mübarek çocuÄŸun yapışarak eline,
Geldiler her ikisi, o çocuÄŸun evine.
O rahibin üstünde, o gün baÅŸka hal vardı.
Zira onun yüzünde, İslam nuru parlardı.
ÇocuÄŸun bu halini anlattı babasına.
Bağladı o da bunu, Maruf'un duasına.
Dedi: (Bu iş, vallahi evladımdan değildir.
Bu, Maruf-i Kerhi'nin açık kerametidir.)
Åžehadeti getirip, Müslüman oldu o da.
Hatta iman ettiler, kim vardıysa odada.
|