Bu zat buyuruyor ki: Bir mümine, en önce,
Kalbini temizlemek lazım gelir hemence.

Çünkü kalb, bir bedenin reisi yerindedir.
Yani bütün uzuvlar, hep kalbin emrindedir.

Nitekim Resulullah bir gün buyurdular ki:
(Ä°nsanın bedeninde bir et parçası var ki,

Bu iyi olur ise, her aza da iyidir.
Bozuksa, bozukturlar, bu et parçası, kalbdir.)

Kalbin iyi olması için de, ÅŸu gerektir:
Bütün kötü ahlaktan, onu temizlemektir.

Sonra iyi huylarla, süslenir ise ÅŸayet,
O, iki cihanda da olur ehl-i saadet.

Hasılı kötü ahlak, kalbin hastalığıdır.
Bundan kurtulmanın da çaresi, yolu vardır.

Kötü huyun yerine, iyi huy yerleÅŸtirmek,
Mümkündür yani huy ve ahlakı deÄŸiÅŸtirmek.

Nitekim Resulullah buyurdu hadisinde:
(Huy ve ahlakınızı iyileştirin!) diye.

Mümkün olmayan ÅŸeyi, emretmez Ä°slamiyet.
Madem ki emredildi, mümkündür bu iÅŸ elbet.

Bütün kötü huylardan kurtulmak için ise,
MüÅŸterek ilaç vardır, bu, aynıdır herkese.

Yani o kötü huyun, öÄŸrenip sebebini,
Bilmektir ilacıyla, hem de faidesini.

Sonra, bu hastalığı kendinde teşhis etmek,
Yani kötü huyunu arayıp, bulmak gerek.

Bu teÅŸhis ve tesbiti, ya bizzat kendi yapar.
Yahut da bir âlimin bildirmesiyle anlar.

Müslüman, Müslümanın aynasıdır esasen.
İnsan, kendi aybını anlayamaz ki zaten.

GüvendiÄŸi bir dosta, ahbaba soruverir.
Kusurlu yönlerini, o kimseden öÄŸrenir.

Sadık dost, söyleyerek onun kötü huyunu,
Ebedi felaketten, kurtarır böyle onu.

Lakin böyle arkadaÅŸ, böyle dost az bulunur.
Ä°mam-ı Åžafii de zaten böyle buyurur.

Ä°nsan, kusurlarını öÄŸrense de dostlardan,
Mümkündür hem öÄŸrenmek bunu düÅŸmanlarından.

Çünkü düÅŸman, insanın arar ayıplarını.
Bir gün çarpar yüzüne, bulunca fırsatını.

Ä°yi arkadaÅŸ ise, ayıp görmez insanda.
Zira ona sevgisi, perdedir arasında.

Bir Müslüman, Ä°brahim Edhem hazretlerine,
Yalvardı ki, aybını bildirsin kendisine.

Cevaben buyurdu ki: (Ben seni seviyorum.
Onun için ben sende, kusur göremiyorum.

Seni ben, Allah için dost edindim bir defa.
Bunun için her halin, güzel geliyor bana.

ÖÄŸrenmek istiyorsan kusurlarını eÄŸer,
Başkalarına sor ki, onlar bilebilirler.)