Ömer bin Abdülaziz, takva ehli bir zattı.
DüÅŸündüÄŸü, sadece ahiret ve hesaptı.
Emevi halifesi Mervan’ın torunudur.
AltıyüzyetmiÅŸdokuz senesinde doÄŸmuÅŸtur.
Yediyüzonyedi’de halife oldu bizzat,
Milletin refahına, hizmet etti her saat.
Adaletli idi ki her iÅŸte öylesine,
(İkinci Ömer) demek, layıktı kendisine.
İnce ve nazik yüzlü, zarif, güzel sakallı,
Ve beyaz tenli olup, sevimliydi ve tatlı.
O, Malatya ÅŸehrini, o devirde rumlardan,
Yüzbin esir vererek, satın aldı onlardan.
O, hazret-i Ömer’in oÄŸlunun torunudur.
Zamanında insanlar, buldular rahat, huzur.
Ömer ibnil Hattab’ın torunu olması da,
Åžu vaka üzerine olmuÅŸtur esasında.
Bir gün hazret-i Ömer, gece, ÅŸehri gezerken,
Bazı sesler işitti hanelerin birinden.
Bir kadın diyordu ki: (Kalk kızım, süte su kat.)
Lakin kız, etmiyordu bu işe muvafakat.
Diyordu: (Anneciğim, ne olur yapmayalım.
Helal kazancımıza, bir haram katmayalım.
Hem halife, emretti geçen gün bu hususu.
Dedi sakın sütlere ilave etmeyin su.)
O böyle dediyse de, annesi etti ısrar.
Dedi ki: (Öyle ise, karıştır az bir miktar.
Mesela hiç olmazsa ilave et bir ölçek.
Gece vakti halife, bizi nerden görecek.)
Kız dedi: (AnneciÄŸim, görmese de o bizi,
Hak teâlâ görüyor her bir amelimizi.
İçimizden geçeni bilmektedir O hatta.
KulluÄŸa yakışır mı bulunmak bir günahta?)
İşbu konuÅŸmaları, hazret-i Ömer dahi,
Evlerinin önünde iÅŸitti bizatihi.
Kızın bu sözlerini, takdir etti begayet.
O haneyi belleyip, evine etti avdet.
Hiç tereddüt etmeden, buyurdu ki oÄŸluna:
(Bir saliha kız buldum, alayım onu sana.)
Sabah gitti o eve, kapıyı çaldı hemen.
Kadın onu görünce, telaÅŸlandı aniden.
Zira kapıya gelen, Emir-ül müminindi.
Acaba teşrifinde, asıl sebep ne idi?
Buyurdu ki: (Ey hatun Allah’ın emri ile,
Kızını, oÄŸlum için geldim talep etmeye.)
Kadın çok memnun olup, kabul etti gönülden.
Kız, hazret-i Ömer’e gelin oldu o günden.
Hatta (İkinci Ömer) denmekle meÅŸhur olan,
Ömer bin Abdülaziz, zuhur etti bunlardan.
|