O devirde bir âlim, bu velinin ismini,
İşitip, ziyarete gitmişti kendisini.
Camiden içeriye girince bu âlim zat,
Gördü, o da ediyor âlimlere nasihat.
Oturup, merak ile dinledi o sohbeti.
Dinledikçe o zata, çoÄŸaldı muhabbeti.
Baktı, çetin sualler sorarlar kendisine.
O ise, teker teker cevap verir hepsine.
Hem öyle doyurucu cevaplar verirdi ki,
Dedi: (Bu ziyareti düÅŸünmüÅŸüm iyi ki.)
Ve lakin o âlimler, bıkmadan, usanmadan,
Sorunca, âlimlere söyledi ki o zaman:
(Yeter artık, ne kadar fazla soruyorsunuz.
Hepsinin cevabını verdi görüyorsunuz.)
Lakin Ahmed Rıfai, buyurdu: (Olma mani.
Ben saÄŸ iken sorsunlar, bu dünya çünkü fani.)
Ne zaman ki: (Bu dünya, fanidir) dedi o zat,
Heyecana kapıldı o an bütün cemaat.
Kimisi vefat edip, baygın düÅŸtü kimisi.
VeliliÄŸe yükseldi o sözle ekserisi.
Bir kadın da vardı ki bu zatın zamanında,
Ölürdü çocukları, doÄŸar doÄŸmaz anında.
Bunun için o kadın, üzülüyordu gayet.
Son çocuk da ölünce, adak yaptı nihayet:
(Ya Rabbi, bir çocuÄŸum olursa ÅŸayet yine,
VereceÄŸim hazret-i Seyyid'in hizmetine.)
Ondan sonra, bir sene zaman geçti aradan.
Ona, bir kız evladı ihsan etti Yaradan.
Önce sevindiyse de, üzüldü sonra fakat.
Sırtında kambur vardı, ayakları da sakat.
O çocuk büyüyünce, üzülürdü bir hayli.
Çünkü alay konusu oluyordu bu hali.
Bir gün Ahmed Rıfai, bu beldeye geldiler.
Onu, köyün dışında karşıladı köylüler.
Vardı onlar içinde, bu çocukla o kadın.
Sakat kız, ilerleyip, o zata oldu yakın.
Sonra, birden fırlayıp öpüverdi elini.
AÄŸlayarak dedi ki: (Efendim, kurtar beni.
Ben doÄŸuÅŸtan kamburum, üstelik topalım hem.
Hep alay ediyorlar benimle cümle âlem.)
ÇocuÄŸun bu sözleri, çok tesir etti ona.
AÄŸlayıp, göz yaÅŸları aktı yanaklarına.
Okşadı şefkat ile başı ile sırtını.
Niyaz etti bu dertten tam şifa bulmasını.
O dua eyleyince, gördüler ki, ansızın,
İki sakatlığı da düzeldi kızcağızın.
|