Yediyüz altmışiki miladi senesinde,
Dünyaya teÅŸrif etti, hem de Mekke ÅŸehrinde.
Sekizyüz yirmiüç’te, bu mübarek hanım zat,
Altmışbir yaÅŸlarında, Mısır’da etti vefat.
O, Cafer-i Sadık’ın gelini olup hem de,
Ömrünün bir kısmını, geçirdi Medine'de.
Ümmi idi ve lakin çok hadis öÄŸrenmiÅŸti.
Ve Kur'an-ı kerimi, tamam ezberlemişti.
Tefsir ile hadiste, âlimdi tam olarak.
Onun büyüklüÄŸünü, biliyordu cümle halk.
Gündüz oruç, gece de, hep ibadet ederdi.
İbadeti çok sever, üç dört günde bir yerdi.
Bütün insanlar için bereket olduÄŸunu,
Âlimler bildirerek, çok methettiler onu.
Onu vesile edip dua ederse bir kul,
Onun bereketiyle, duası olur kabul.
Çünkü onlar, Allah'ın sevgili kullarıdır.
Onların hürmetine her muradı yaratır.
(Hastam iyi olursa, hallolursa ÅŸu iÅŸim,
Allah rızası için bir kurban keseceÄŸim.
Hasıl olan sevabı, Seyyidet Nefise'ye,
Hediye edeceÄŸim) derse eÄŸer bir kimse,
Yani böyle bir adak yaparsa biri eÄŸer,
DileÄŸi hasıl olur, denenmiÅŸtir çok sefer.
Veyahut da (üç Yasin) okumak nezredilir.
Hak teâlâ, o kulun muradı neyse verir.
Bu mübarek, sonradan evladı ve zevciyle,
Yola çıktı, Mısır’a yerleÅŸmek gayesiyle.
Gelmekte olduÄŸunu hemen haber alarak,
Onu karşılamaya, yollara döküldü halk.
Kendisine çok hürmet ve saygı gösterdiler.
Herbiri, (Bizim eve buyurunuz) dediler.
Bereketlenmek için, demeyip uzak, yakın,
Her yerden, huzuruna geldiler akın akın.
Ziyaretçi sayısı çoÄŸalınca begayet,
Yapamaz oldu artık Rabbine çok ibadet.
Bunun için Hicaz’a dönmeye verdi karar.
İnsanlar, (Gitme!) diye, ona çok yalvardılar.
Yine (Hayır) deyince onların ısrarına,
Mısır'ın hükümdarı çok rica etti ona.
Dedi: (Geniş evim var, şahsıma ait benim.
Orada oturunuz, size hibe eyledim.)
Sultanı kıramayıp, bunu kabul edince,
Buna, Mısır sultanı memnun oldu bir nice.
Buyurdu ki: (Öyleyse, beni, ziyaretçiler,
Haftada iki defa ziyaret eylesinler.
Onlarla, o iki gün yalnız meÅŸgul olurum.
Sair zaman, ibadet yapmayı istiyorum.)
Ve artık çarÅŸamba ve cumartesi günleri,
Kabul buyuruyordu, ziyaret edenleri.
|