Balıkesir’in Sındırgı kazasının Işıklar köyü mezarlığında bir türbe var.
İçinde üç kabir bulunuyor.
Üçü de Horasan’dan gelmiÅŸ Hak aşıklarıdır.
Bunlardan biri Ahmed Dede "rahmetullahi aleyh" adında bir Velidir.
Yüz yıllar önce bu yörede yaÅŸadı.
Işık saldı kararmış gönüllere.
Halis Allah adamı olup, kerametleri vardı.
Bir menkıbesi ÅŸöyle:
O devirde, gençten biri bu zatın huzuruna gelip arzetti bir gün:
- Efendim, benim hiç bir dünyalığım yoktur. Babamsa çok zengin. Ne olur ona söyleyin de, bana servetinden bir ÅŸeyler versin. O sizi dinler.
Ahmed Dede nasihat etti gence:
- Evladım, kanaat et. Åžükret bu haline.
Lakin bu söz, genç adama pek tesir etmemiÅŸti.
- Aman hocam, sıkıntı içindeyim. Nasıl ÅŸükredeyim bu hale?
Mübarek acı acı baktı delikanlıya:
- Allahü teâlâ seni aç mı bırakıyor evladım?
- Hayır efendim. O kadar da değil.
- Öyleyse?
- Hani diyorum ki biraz malım olsa fena mı olur. Rahat yaÅŸarım ÅŸu dünyada. Sıkıntı çekmem.
Büyük Veli acıyarak baktı gence:
- Bak evladım sen Müslümansın deÄŸil mi?
- Elhamdülillah efendim.
- Ehl-i sünnet üzere iman etmiÅŸsin ve Müslüman bir memlekette yaşıyorsun.
- Çok ÅŸükür hocam.
- Gözlerin görüyor mu evladım?
- Evet efendim, iyi görüyor.
- Kulakların işitiyor mu?
- İşitiyor hocam.
- Elin ayağın da tutuyor herhalde.
- Hamd olsun hocam.
Büyük Veli sormaya devam etti:
- Kalbinde, midende, herhangi bir uzvunda bir rahatsızlığın yok değil mi?
- Yok hocam çok ÅŸükür.
Mübarek zat bu cevapları alınca;
- Daha ne istiyorsun? buyurdu. Dünyada milyonlarca insan var ki, bu nimetlere sahip deÄŸil. Ama sen sahipsin. Bu, ÅŸükretmen için kâfi sebep deÄŸil mi?
Genç anlamıştı hatasını.
Ellerine sarılıp, hürmetle öperken mırıldandı:
- Çok haklısınız efendim.
- Bundan sonra ÅŸikayet edecek misin?
- Hayır efendim, asla. Benim hiçbir ÅŸeyden ÅŸikayet etmeye hakkım yokmuÅŸ. Sayenizde bunu çok iyi anladım ÅŸu anda.
|