Zaman-ı saadette, Rekane adında bir müÅŸrik vardı ki, iri cüsseli bir pehlivandı.
Sırtını yere getiren yoktu o havalide.
Bu, bir gün sahrada koyunlarını otlatıyordu ki, Peygamber efendimizle “sallallahü aleyhi ve sellem” karşılaÅŸtı birden.
Ve kibirle seslendi:
- Halkı Lat ve Uzza’dan ayıran sen misin?
Efendimiz aleyhisselam büyük bir vakarla cevap verdiler:
- Evet, benim!
- Sana bir teklifim var.
- Söyle nedir?
- GüreÅŸe var mısın? Bakalım hangimizin tanrısı ona yardım edecek?
Efendimiz aleyhisselam aynı vakarla cevap verdiler:
- Olur, güreÅŸelim.
Ve tutuÅŸtular.
Resulullah efendimiz aleyhisselam, bir anda Rekane’yi kaldırıp vurdu yere.
Rekane şaşkındı.
Ve güçlükle kalktı yerden:
- Bu olmadı, bir daha güreÅŸelim.
Efendimiz aleyhisselam;
- Hayhay, buyurdu.
Tekrar tutuÅŸtular.
Efendimiz aleyhisselam, onu yine kaldırıp yere vurdu.
Rekane perişandı.
Yerden kalkarken söylendi:
- Bu da olmadı, tekrar güreÅŸelim.
- Kabul, güreÅŸelim.
Tamam, sen kazandın
Yine tutuÅŸtular.
Ama netice aynı.
Rekane hiç beklemediÄŸi bir ÅŸeyle karşılaÅŸmıştı.
Çarpılmıştı adeta.
Mecburen kabul etti yenilgiyi.
- Tamam, sen kazandın, dedi. Yalnız bir ricam var.
- Nedir o?
- Åžehre inince halka ne diyeceksin?
- DoÄŸrusu neyse onu söylerim.
- DoÄŸrusunu söylemesen?
- Olmaz, ben Peygamberim. DoÄŸru söylemekle emrolundum.
Rekane;
- Ya Muhammed! Anladım. Sen beni Peygamberlik gücünle yendin, dedi. Sürümden otuz koyun vereyim, mükafatı bu olsun.
Efendimiz aleyhisselam istemediler:
- Koyunu ne yapayım.
- Peki ne istiyorsun?
- İman et ve Cehennemden kurtul.
- Ederim, ama bir ÅŸartla. Bir mucize göster bana.
Yakında bir aÄŸaç vardı.
Efendimiz aleyhisselam seslendiler aÄŸaca:
- Ey aÄŸaç, ben kimim?
AÄŸaçtan ses geldi:
- Sen Allah’ın kulu ve Peygamberisin.
Rekane bunu görüp, imana geldi hemen.
Ve kurtardı kendisini Cehennemden.
|