Sevgili Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, hazret-i Ali’yi yanına çağırdı bir gün.
Hazret-i Ali koÅŸtu huzura:
- Buyur ya Resulallah.
- Ya Ali, bin devene! Yemen’e kadı olarak gideceksin.
Hazret-i Ali “radıyallahü teâlâ anh”;
- BaÅŸ üstüne ya Resulallah, dedi.
Ve arzetti:
- Ancak bu vazifeye kendimi ehil görmüyorum ya Resulallah.
- Neden ya Ali?
- Çünkü henüz çok gencim. Bilgim de kâfi deÄŸil.
Resulullah efendimiz, mübarek elleriyle hazret-i Ali’nin göÄŸsünü sıvazlayıp dua buyurdular:
- Ya Rabbi, sen Ali’ye ilim ve hikmet ver. Onu bu vazifesinde dirayetli eyle.
Sonra da;
- Haydi git ya Ali! buyurdular. Yemen halkı seni bekliyor.
Ve tembih ettiler:
- Yemen’e varmadan önce bir tepe üzerinden geçeceksin. Zirveye vardığında nida et ki: “Ey aÄŸaçlar! Ey taÅŸlar! Resulullahın size selamları var!”
Hazret-i Ali “radıyallahü teâlâ anh”;
- BaÅŸ üstüne ya Resulallah! dedi.
Ve çıktı yola.
O tepe üzerine geldiÄŸinde durdu ve nida etti:
- Ey aÄŸaçlar! Ey taÅŸlar! Resulullahın size selamları var!
O anda bir uÄŸultu koptu daÄŸda.
Ne kadar taÅŸ ve aÄŸaç varsa, hep birden selama cevap verdiler:
- Aleyküm selam!
Kâfirler bu kerameti görüp, toptan iman ettiler.
Kolay çıkmaz bu ok
Yine bir savaÅŸta, hazret-i Ali’nin ayağına bir ok saplanmıştı.
Ne kadar uÄŸraÅŸtılarsa da çıkaramadılar.
Sonunda cerrah geldi.
Vaziyeti görünce iÅŸin ciddiyetini anlayıp söyledi fikrini:
- Ya Ali, kolaylıkla çıkmaz bu ok.
- Peki ne yapacağız?
- Bayıltmamız lazım sizi. Çünkü ok kemiÄŸe fazla girmiÅŸ. Bayıltmadan çekersek dayanamazsınız.
- Hayır, bayıltmaya lüzum yok.
- Ama dayanamazsınız acısına.
- Dayanırım. Biraz bekleyin. Åžimdi ezan okunur. Ben namaza durunca çekip çıkarırsınız.
Az sonra ezan okundu.
Hazret-i Ali “radıyallahü teâlâ anh” namaza durunca, cerrah neÅŸter vurup yardı ayağını.
Oku, kemik içinden çekip çıkardı.
Ve sardı yarasını.
Selam vermeden bitmiÅŸti ameliyat.
Hazret-i Ali selam verince sordu:
- Ne oldu, çıkarmadın mı oku hâlâ?
- Çıkardım efendim, fark etmediniz mi?
- Hayır, fark etmedim.
|
