Seyyid Ahmet hazretleri "rahmetullahi aleyh", Akhisar toprağını nurlandıran büyüklerdendir.
Kerametleri vardı.
Biri ÅŸöyle mesela:
O devirde “Molla Ahmed” adında, ilmiyle maÄŸrur bir kimse vardı.
Kibrinden dolayı çekemezdi bu zatı.
Bu maÄŸrur adam, çıktı bir gün evinden.
Ve tuttu dergahın yolunu.
Aklı sıra imtihan edecekti bu büyük Veliyi.
Dergahın kapısına varınca, iki talebe gördü kapıda.
Kendisini bekliyorlardı.
Gençler, Onu güler yüzle karşılayıp;
- Buyurun efendim, hocamız da sizi bekliyor, dediler.
Adam şaşırdı:
- Bir yanlışlık olmasın. Siz kimi karşılarsınız?
- Sizi efendim.
- Ama ben habersiz geliyorum.
Çocuklar gülümsediler:
- Siz Molla Ahmed deÄŸil misiniz?
- Evet.
- Filan köyden gelmiyor musunuz?
- Evet.
- Buyurun öyleyse.
Adam, ÅŸaÅŸkınlık içinde girdi dergaha.
O esnada Seyyid Ahmed hazretleri sohbet etmekteydi talebeyle.
O girince iltifat ederek karşıladı.
- Buyurun, hoÅŸ geldiniz, dedi.
Ve yer gösterdi kendisine.
Sonra sohbete devam edip buyurdu ki:
- Kibirden çok sakınınız. Peygamber efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”; “Kalbinde zerre kadar kibir olan kimse, Cennete giremez” buyuruyor.
Talebeden biri sordu:
- Kibir nedir efendim?
- “Kibir”, Allah’ın kullarına hakaret gözü ile bakmak ve kendini onlardan üstün görmektir.
Ve ekledi:
- “Bende kibir yoktur” demeyin sakın. Bir dağı, iÄŸne ile kazıp yerinden kaldırmak, kalbden kibri söküp atmaktan daha kolaydır.
Åžöyle bitirdi:
- Başkalarını imtihana yeltenmek de kibirdendir.
Bu son cümle, yetti Molla Ahmed’e.
Anladı hatasını.
Kalkıp elini öptü.
Ve bir daha ayrılmadı yanından.
|