Ana Sayfa >  1001 Güzel Menkîbe > Altından kıymetli ÅŸey, dua almaktır > Yalan, dedikodu, iftira
Yazıcı   Yazı boyutunu     

Yalan, dedikodu, iftira

Peygamberliğin ilk yıllarıydı.
İnsanların tek tek Müslüman olmaları, Mekkeli müÅŸrikleri rahatsız ediyordu.

Bu yüzden Peygamber efendimiz aleyhisselamı kimse görmemeli, dinlememeliydi.
Onun için etrafına görünmez duvarlar çekiyor, Onu diÄŸer insanlardan tecrit etmeye çalışıyorlardı.

Nasıl mı?
Kolay.

Yalan, iftira, dedikodu.
Bunlar ne güne duruyordu.

Mekke’ye bir yabancı gelmeyegörsün.
Hemen etrafını sarıp, kıskaca alırlardı garibi.

Efendimiz aleyhisselam hakkında olmadık ÅŸeyler söyler, onunla görüÅŸmesine mani olurlardı.

İftirada hudut tanımazlardı üstelik.
Tekrardan da.

Aman, dikkatli ol!

Tufeyl bin Amr da kıskaca aldıklarından biriydi işte.
Halbuki o, Arap lisanının ustalarındandı.
Åžairdi sonra.

Onu Mekke’de görünce etrafını sardılar bir anda:
- Aman ha, dikkatli ol!
- Hayrola, neye dikkat edeyim?

- Hani hatırlar mısın? Abdülmuttalibin bir yetimi vardı.
- Muhammed-ül emin mi?

- Evet ya. iÅŸte O, Peygamber olduÄŸunu söylüyor. Åžaşırdın deÄŸil mi?

Tufeyl cevap vermedi.

Onlar devam ettiler:
- İkilik soktu aramıza. Baba ile oÄŸulu, karı ile kocayı birbirine düÅŸürdü. KardeÅŸi kardeÅŸe düÅŸman etti. Sen sen ol, onu göreyim deme sakın. Karşılaşırsan yolunu deÄŸiÅŸtir. Yoksa sihrine kapılırsın. Sözleri büyüler seni de.

- Ne yapayım peki?
- UzaklaÅŸ buradan. Terk et Mekke’yi.

Bunları söyleyenler sıradan kimseler de deÄŸildi hani.
KureyÅŸin en seçkin insanlarıydı.

Tufeyl, ÅŸaÅŸkın ve tedirgindi bu yüzden.
Ve verdi kararını.

Åžayet Onunla karşılaşırsa konuÅŸmayacak, bir ÅŸey söylerse cevap vermeyecekti.
Kulaklarına pamuk tıkayıp çıktı evden.

Beytullaha gidiyordu.
Kâbe’ye vardığında, Efendimiz aleyhisselam namaz kılıyordu.

O da gidip, Peygamber efendimizin yakınında durdu.
Daha doÄŸrusu ayakları götürdü onu oraya.

Görünmez bir kuvvetle çekilmiÅŸti sanki.
Ve olan oldu.

Kur’an-ı kerimin bir bölümünü iÅŸitti ister istemez.
Ve hayran oldu tabii.

İnanılmaz bir haz duydu.
Dahası, o kelamın devamını dinlemek için dayanılmaz bir istek oluÅŸtu içinde.

Ama söz vermiÅŸti.
Onun sözlerini dinlemeyecekti.
Kısa bir an bocaladı.

Ama sonra;
“Niçin?” dedi. “Niçin dinlemeyecekmiÅŸim? Ben, iyiyi kötüden ayıramayacak bir kimse deÄŸilim ki. Åžairim üstelik. BeÄŸenirsem kabul eder, yoksa reddederim”.

Attı pamukları kulağından.
Dinlemeye başladı.

“Bunlar insan sözüne benzemiyor” dedi içinden.
“Bunlarda ilahi bir koku var”.

Efendimiz aleyhisselam namazını bitirip ayrıldılar.

Tufeyl de gayr-i ihtiyari takıldı peşine.
Yine görünmez bir kuvvetle çekiliyordu.

Efendimiz aleyhisselam hane-i saadete girdiler.
O da gayr-i ihtiyari süzüldü içeriye.

Ve arzetti halini:
- Efendim, Mekkeliler hakkınızda öyle ÅŸeyler söylediler ki, sözlerinizi iÅŸitmemek için kulaklarıma pamuk tıkamıştım. Ama iÅŸitince hayran oldum.

Sonra rica etti:
- O kelamdan biraz daha okur musunuz?

Efendimiz aleyhisselam bir miktar okudular.
Tufeyl’in kalbi hidayet nurlarıyla aydınlanmıştı.

Arzetti hemen:
- Ya Muhammed! “sallallahü aleyhi ve sellem” Ben ömrümde bunlardan daha güzel bir söz iÅŸitmedim. İnandım ki sen Allah’ın Resulüsün.

Ve “Kelime-i ÅŸehadet” yankılandı odada.
 
Geridön
 
 
Klavye
 
Güncelleme Tarihi
13.12.2025
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı