Peygamber efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, bir gün evlerinde otururken hazret-i Ebu Bekir “radıyallahü teâlâ anh” gelip;
- Ya Resulallah, bugün çok açım, diye arzetti.
Efendimiz aleyhisselam cevap vermediler.
Biraz sonra hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” gelip arzetti:
- Ya Resulallah karnım çok aç bugün.
Ona da bir şey buyurmadılar.
Bir müddet sonra hazret-i Ali “radıyallahü teâlâ anh” gelip arzetti:
- Çok açım ya Resulallah.
Efendimiz aleyhisselam, çok sevdiÄŸi bu üç sahabisinin haline çok üzüldüler.
Çünkü onlara yedirecek bir ÅŸey yoktu evlerinde.
Üstelik kendileri de çok aç idiler.
Zira mübarek karnında “Üç taÅŸ” baÄŸlı idi ki, üç gündür yemek yemediklerine iÅŸaretti bu.
Hazret-i Ali sordu:
- Muaz bin Cebel’e gidelim mi ya Resulallah?
- Niçin?
- Onun bahçesinde bir hurma aÄŸacı var ya Resulallah. Meyvesi varsa bize de ikram eder.
Efendimiz aleyhisselam;
- Olur ya Ali gidelim, buyurdu.
Ve kalkıp o sahabinin hanesine vardılar.
HoÅŸbeÅŸten sonra Efendimiz aleyhisselam sordu:
- Ya Muaz hiç hurman var mıdır?
Hazret-i Muaz, mahcup vaziyette önüne baktı:
- Maalesef ya Resulallah.
Efendimiz aleyhisselam, hazret-i Aliye, bahçedeki meyvesiz bir hurma aÄŸacını gösterip;
- Ya Ali, ÅŸu aÄŸacı görüyor musun? Ona git ve benim selamımı söyle! buyurdular.
Hazret-i Ali;
- BaÅŸ üstüne ya Resulallah! deyip fırladı bahçeye.
Fakat o da ne?
Ağacın dalları taze hurma ile doldu o anda.
Elindeki sepeti taze hurma ile doldurup koÅŸtu huzura.
- Buyurun ya Resulallah!
Hepsi de çok sevinmiÅŸlerdi.
Doyuncaya kadar yediler.
Sonra hazret-i Muaz “radıyallahü teâlâ anh” onları konu komÅŸuya dağıttı.
Bitmek ÅŸöyle dursun, azalmadı bile.
|