Tus, yani MeÅŸhed ÅŸehrinde medfun bir büyük Velî var.
Ebu Ali Farmedi hazretleri “kuddise sirruh”.
Rüyalara, kerametlere ehemmiyet vermez;
“En büyük keramet, İslamiyet’e uymaktır” derdi.
Talebesinden biri, dergahta ibadet ederken evini düÅŸündü bir ara.
Yeni evliydi.
Mevsim de kış olup, yakacak odun alamamıştı henüz.
Böyle düÅŸünürken, evinin önüne “bir yük odun”un yıkılmış olduÄŸunu hayal etti.
Sonra kalkıp baktı pencereden.
Aaa, o da ne?
Gözlerine inanamıyordu.
Gerçekten de “bir yük odun” vardı evinin önünde.
Ona, bu iyiliği hocası yapmıştı.
Buna çok sevinen genç talebe;
“Tamam!” dedi kendi kendine. “Ben artık kemale geldim. Baksana olacak hadiseler aynen kalbime geliyor. Keramet dedikleri ÅŸey de bu olsa gerek”.
Bu düÅŸünce içinde koÅŸtu hocasına.
Ona bu halini anlatacaktı ki, büyük Veli;
- Git, vazifene devam et! buyurdu.
Delikanlı ÅŸaÅŸkınlık içindeyken devam etti mübarek zat:
- Evladım, o hâl ÅŸeytanidir. Maksat böyle ÅŸeyler deÄŸildir. “Tasavvuf”tan maksat, emir ve yasaklara uymakta titizlik göstermektir.
Ve sordu ona:
- Sen ibadetten zevk alabiliyor musun?
- Pek deÄŸil efendim.
- Günahlar çirkin geliyor mu?
- Hayır.
- Bak evladım, eÄŸer bu iki suale olumlu cevap verseydin, kerametten söz edebilirdik. Yoksa insanların bilmediÄŸi ÅŸeyleri bilmek, görmediÄŸi ÅŸeyleri görmek hüner deÄŸildir.
Gencin kafası allak bullak olmuştu.
Sordu hemen:
- Keramet nedir öyleyse efendim?
- Asıl keramet İslamiyet’e uymakta kolaylık duymaktır. Bunun için de helal lokma yemeliyiz. Helal yiyenin ibadet yapması kolaylaşır. Haramla beslenen vücut ise, harama meyleder.
|