MerrakuÅŸ ÅŸehrinde yetiÅŸen büyük Velilerden Ebül Abbas Sebti "rahmetullahi aleyh" hazretlerinin ziraatle uÄŸraÅŸan bir talebesi vardı.
Ve bir sene, ÅŸiddetli bir “kuraklık” oldu o havalide.
Bir damla suya hasret kaldı toprak.
Genç adam bostanını sulayacaktı.
Ama ne mümkün.
O böyle kara kara düÅŸünüyordu ki, hocası onu görüp geldi yanına:
- Hayrola evlat, bostana su mu vereceksin?
- Evet hocam, bostanı sulayacağım, ama su yok malum.
- Ne yapmayı düÅŸünüyorsun?
- Bilemiyorum efendim.
- Üzülme evlat, bulunur bir çaresi. Yerleri gökleri yaratan, sana su vermeye kadirdir elbet. Sen ÅŸimdi su yollarını aç ve bekle. Su gelir inÅŸallah.
Genç adam;
- İnşallah efendim! Dedi.
Açtı su yollarını.
Ve beklemeye koyuldu.
O gece sabaha karşı bir şarıltı işitti birden.
Evet, su gelmiÅŸti.
Hem de dolu dolu.
Bostanını sulayıp ÅŸükretti Allah’a.
Sulama iÅŸi bitince kesildi su.
İnsan ne için yaÅŸar?
Bir gün de, bazı gençlerle sohbet ediyordu ki;
- İnsan, bu dünyada ne için yaÅŸar dersiniz? Diye sordu onlara.
Cevaben;
- Bilmiyoruz efendim, dediler.
- Müslüman, Allahü teâlânın rızasını kazanmak için yaÅŸar. Bunun için çalışır. Tek gayesi, Rabbinin rızasını ve sevgisini kazanmaktır, buyurdu.
Ve ekledi:
- Ayrıca Müslüman, Peygamber efendimizi “sallallahü aleyhi ve sellem”, anasından, babasından, hatta canından bile daha çok sever. Eshab-ı kiram böyleydi mesela. Canlarından, mallarından, evlat ve iyallerinden daha çok severlerdi Onu.
Åžöyle bitirdi:
- Hatta Onun için ölürlerdi. Harplerde seve seve ölüme atılır ve ÅŸehit olurlardı Onun uÄŸrunda.
|