Evliyanın büyüklerinden Ahmet bin Abdurrahman es-Sekkaf hazretleri "rahmetullahi aleyh" çok cömert olup, misafiri eksik olmazdı evinde.
Ancak kendisi, hanımıyla birlikte mütevazı bir hayat yaşıyordu.
Hanımı bir gün hamur yoÄŸururken, ÅŸeytan vesvese verdi kendisine.
İşi yarım bırakıp, koştu beyinin yanına:
- Efendi!
- Buyur hanım.
- Biliyorsun gelenimiz gidenimiz çok. Hatta beylerin, paÅŸaların hanımları bile geliyor bazen.
- Evet, doÄŸru.
- İyi ama onları hep şu eski elbise ile karşılıyorum. İkinci bir elbisem yoktur. Hani diyorum ki, bir tane daha diktirsek. Arada onu da giyerim ha. Ne dersin?
Mübarek zat, sevgiyle baktı ona:
- Hanım sen hamur yoğurmuyor muydun?
- Evet, ama cevap vermedin.
- Sen git bak bakalım hamur ne vaziyette? Bunu sonra konuşuruz.
Kadıncağız,
- “Pekala” dedi.
MutfaÄŸa döndüÄŸünde bir de ne görsün!
Hamur teknesi “çil çil altın”larla dolu.
Evet, hamur “Altın” olmuÅŸtu teknede.
Kadıncağız bunu görüp anladı hatasını.
PiÅŸman oldu o sözlerine.
AÄŸlayarak geri geldi ve;
- A efendi, tövbe ettim. Ne olur affet. Bir daha senden dünyalık bir ÅŸey istemeyeceÄŸim, dedi.
Geri döndüÄŸünde, tekne yine “Hamur”la doluydu.
Öyleyse malını dağıt
Bir gün de biri gelip;
- Efendim, ben malımın artmasını istiyorum. Ne yapayım? Diye sordu.
Cevaben;
- Öyleyse malını dağıt, buyurdu.
- Hocam, özür dilerim. ben malımın artmasını istiyorum, azalmasını deÄŸil.
- İyi ya, ben de yediÄŸinden ve giydiÄŸinden Müslümanlara ver, diyorum.
- Verirsem azalmaz mı efendim?
- Hayır, bilakis artar.
- Anlıyamadım efendim.
- Bak kardeÅŸim, sen verirsen, Allah sana daha çok verir. Vermezsen, Allah da sana vermez. Sen malının artmasını istiyorsun, deÄŸil mi?
- Evet efendim.
- Öyleyse vereceksin. Verirsen artar.
|