Endülüs’te yetiÅŸen büyük Velilerden Ebül Abbas el Basir "rahmetullahi aleyh" hazretleri zamanında bir “sihirbaz” gelmiÅŸti o havaliye.
ÇeÅŸitli gösteriler yaparak dinsizlik propagandası yapıyor, insanların imanını sarsmak istiyordu sihirle.
Yaptığı gösteriler hayret vericiydi gerçekten.
Bir gün, yine topladı etrafına insanları.
En büyük numarası da, oturduÄŸu yerden yükselerek havada baÄŸdaÅŸ kurup oturmaktı.
Sihirbaz tam bunu yapıyordu ki, bu büyük Veli oradan geçerken gördü onun bu oyununu.
Yaklaşıp seslendi seyircilere:
- Ey insanlar! Bu adam sihir yapıyor, anlamıyor musunuz?
Herkes Ona döndü:
- Sihir mi yapıyor?
- Evet ya. İmanınızı bozmak istiyor. Seyretmeyin onu! Buyurdu.
Sonra iki elini vurdu birbirine.
O vurdukça sihirbaz alçaldı.
Vurdukça alçaldı.
Ve “Paat!” diye düÅŸtü yere.
Rezil olmuÅŸtu.
Acele terk etti o yöreyi.
Bir daha da gözükmedi o havalide.
YumuÅŸak olursan, gelirler
Bir gün de sinirli bir delikanlı bu zata gelip;
- Efendim, insanlar yanıma pek gelmiyorlar. Sebep ne olabilir acaba? Diye dert yandı.
Mübarek zat;
- YumuÅŸak olursan gelirler, buyurdu. İnsanların, yanına rahat gelmemesi, senin için bir tehlikedir ayrıca. Yani bir kiÅŸinin yanına rahat gidilemiyorsa, onun “Son nefesi”nden korkulur evladım. Allah korusun.
Huzurlu olmak için
Bir gün de bazı gençlere;
- İnsanların ayıplarını ifÅŸa etmeyin. Bilakis örtün onları, buyurdu.
Ve sordu onlara:
- Niçin biliyor musunuz?
- Niçin efendim?
- Çünkü kim bu dünyada insanların ayıbını örterse Allahü teâlâ da kıyamet gününde onun günahlarını örter.
Biri sordu gençlerden:
- Peki hocam, huzurlu olmak için ne yapalım acaba?
- Ahireti düÅŸünün. “Ahiret”i düÅŸünürseniz huzurlu olursunuz. “Dünya”yı düÅŸünense huzursuzluktan kurtulamaz.
|