Anadoluda yetiÅŸen Velilerden TaÅŸkesenli İbrahim Efendi’nin "rahmetullahi aleyh" vefatından sonra o havalide harp çıkmış, sevdiÄŸi gençlerden biri ağır ÅŸekilde yaralanmıştı.
Harpten sonra evine getirdiler delikanlıyı.
Ancak yaraları ağır ve şiddetli ağrı yapıyordu.
Ağrı ve acıdan uyuyamadı o gece.
Çaresizlik içinde;
- Ya Rabbi! SevdiÄŸin kullar hürmetine bana ÅŸifa ver! diye yalvardı.
Ellerini yüzüne sürerken bu zatı gördü başı ucunda.
Sevindi tabii.
Ağlamaya başladı sevincinden.
Büyük Veli, ÅŸefkatli bir sesle;
- Üzülme! Cenâb-ı Hak sana ÅŸifa verecek, buyurdu.
Sonra elleriyle yaralarını meshedip;
- Ya Rabbi! buna ÅŸifa ver, diye dua etti.
Ve kayboldu gözden.
Genç adamın yaraları o anda iyileÅŸmiÅŸ, turp gibi olmuÅŸtu.
Sevincinden fırladı ayağa.
Ve Allah’a ÅŸükretti.
Bir “Fatiha” okuyup gönderdi bu büyük Velinin ruhuna.
Ve tekrar uyudu.
Bu defa rüyasına girdi mübarek zat.
Yaklaşıp ÅŸefkat yüklü bir sesle sordu:
- Nasılsın evladım?
- Elhamdülillah efendim, çok iyiyim.
- Yaraların nasıl oldu?
- Sayenizde tamamen iyileÅŸti efendim.
- Benimle alakası yok evladım.
- Ama hocam, o rüya...
Sözünü yarıda kesti gencin:
- Uzatma evlat. Sen Allah’tan ÅŸifa istedin, O da verdi. Hepsi bu kadar. O, kendisine açılan eli boÅŸ çevirmez, buyurdu.
Ve yine kayboldu gözden.
Allah’ın rahmeti boldur
Bir gün de;
- En büyük felaket nedir? diye sordular bu zata.
Cevaben;
- “Küfür”dür, buyurdu.
Sordular yine:
- Peki en büyük nimet nedir efendim?
- “DoÄŸru iman” etmektir.
- Yani ehl-i sünnet üzere mi efendim?
- Evet. İman o kadar kıymetlidir ki, Allahü teâlâ bunun mükafatını dünyada vermiyor.
- Neden efendim?
- Çünkü dünya buna müsait deÄŸildir. Cenâb-ı Hak, iman etmenin mükafatını Cennette verecek. Çünkü sonsuzdur orası, elden çıkmaz. EÄŸer dünyada verseydi, biter, yok olurdu.
|