Gördes’te yaÅŸamış olan Hüseyinli Baba’ya "rahmetullahi aleyh" bir grup genç gelip;
- Efendim, kimlerin sözünü dinleyelim? Kimlerden uzak duralım? diye sordular.
Cevaben:
- İnsanlar dört kısımdır, buyurdu. Birincisi, bilir, fakat bildiÄŸini bilmez. Bu kimse uykudadır. Uyandırmak lazım onu.
İkincisi, bilir, bildiÄŸini de bilir. İşte bu, alimdir. Onun sözünü dinleyiniz.
Üçüncüsü, bilmez, ama bilmediÄŸinin farkındadır. Buna bilmediÄŸini öÄŸretiniz.
Dördüncüsü, bilmez, üstelik bilmediÄŸini de bilmez. Ama bilirim sanır. Böyleleri kör cahildir. Terk ediniz onları.
Bizden zengini yok
Bir gün de sevdiklerine;
- KardeÅŸlerim, dünyada bizden zengini yoktur, buyurdu.
Dinleyenler;
- Ama efendim, biz zengin deÄŸiliz ki, dediler.
Sordu onlara.
- Siz, zengin deyince, malı çok olanı mı anlıyorsunuz?
- Evet efendim.
- Hayır, malı çok olanı zengin sanmayın. Asıl zengin biziz, buyurdu.
Ve izah etti bunu:
- Bakın kardeÅŸlerim, biz “Ehl-i sünnet” üzere dosdoÄŸru iman etmiÅŸ birer Müslümanız elhamdülillah. İşte asıl zenginlik budur. Allahü teâlâ bir kuluna “DoÄŸru iman” verdiyse, ona her ÅŸeyi vermiÅŸ demektir.
Ve ilave etti:
- Sonra “Sıhhat” nimeti var ki, çok ÅŸükür Rabbimiz bunu da ihsan etmiÅŸ bize. Hastaneler adam almıyor. Velhasıl Rabbimizin nimetlerini saymaya kalksak sayamayız. Bütün bunlara karşı bizden bir tek ÅŸey istiyor Allahü teâlâ.
Merak ettiler:
- Ne istiyor efendim?
- Kendisini tanımamızı istiyor.
Anlıyamadılar:
- Tanımak mı efendim? Allah’ı tanımayan mı var? Sokaktaki sarhoÅŸ bile Allah’ı tanır. Sıkıştığında Allah der.
Buyurdu ki:
- Tanımak o deÄŸil kardeÅŸlerim. Tanımak, itaat etmekle olur. Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uymayan, Onu tanımış olmaz.
|